摘要:Klasik epistemeden önce, Ortaçağ ve Rönesans epistemesi döne-min kurumsal söylemindeki bir analojiler ağı ve bir benzeşimler sistemiyle tanımlanıyordu. Gösterge ve nesne arasında ayırım yok-tu. Rönesans epistemesinde “kuramsal” olarak araştırılan nesnenin doğruluk ve benzerliğinin bilginin karakterini belirlediği ileri sürü-lebilir. Mathesis Universalis fikri, bütün bilgi biçimlerini ortak bir payda –yani ortak bir temsil zemini- etrafında birleştirmeyi amaç-layan bir çözüm olarak ortaya kondu. Bu soyut matematiksel, dü-şüncede yaşanan somut insanın yeri yoktu. İşte bu kuramsal boş-luktan aşama aşama beşeri bilimler evrildi