摘要:Müslüman yöneticiler ve güney batı Asya halkları arasında,kendi aralarında yaşayan (protoemperyalist veya kâfir gibi betimlemeleribulunan) Haçlılara karşı koyma ve onları defetme miti başlangıçtanberi mevcuttu. Fakat bu inanış ciddi âlimler tarafındanuzunca bir süreden beri kabul görmemektedir. 1950’li yılların ortalarındaClaude Cahen, Hamilton Gibb’in makaleler serisi, Haçlılarayönelik tutarlı politik ve ideolojik bir karşı çıkmayı, yükselen gücüile Nureddin’in (1146–1174) ve ondan daha yoğun bir şekildeSalahaddin’in (1169–1193) tavırlarında görebileceğimizi ortayakoymaktadır. Haçlıların, Suriye-Filistin bölgesinde hüküm sürdükleriiki asrın tamamını kapsayan bir sürecin daha net bir tanımı, ilkdefa Emanuel Sivan’ın L’Islam et la Croisade adlı mükemmel monografisindeyapıldı. Sivan da Haçlılardan önceki dönemde İslamîbilinç içinde Kudüs’ün kutsallığını daha az göstermiş ve ciddi zafiyetortamından kaynaklanan yabancı tehdidine karşı mücadele etmekmecburiyetinde olan Suriye’nin Selçuklu emirlerinin ve sondönem Fatımîlerinin askerî gayretlerinin hakkını verememiştir. Fa kat dengeli olarak, onun yaptığı açıklamalar “Haçlılar-Karşıtları” konusuna en iyi bir giriş olarak durmaktadır. 1