期刊名称:Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi
印刷版ISSN:1302-1796
出版年度:1994
卷号:1
期号:3
页码:61-71
出版社:Selcuk University
摘要:Almanca bir sözlüğü açtığımızda, saptayabildiğimiz Türk nitelemesi ile kurulu sözcüklerin cumhuriyet öncesi dönemi yansıttığını görürüz: Örn. Türkenbund (turban biçiminde çiçek yaprakları olan kırmızı zambak; Türkenlilie) (1) veya Türkensitz (bağdaş kurma) (2) vs. Bugün ise, 1960'ladan itibaren yeniden canlanan Türk-Alman ilişkilerinde hakim etken; işçi göçü, işçi-işveren ilişkileri vb. olduğundan, perspektif bu yönde gelişmiş ve bazı doğrudan nitelemelerin yanında (yaşlı bir Türk gibi kokuyor) (3) daha çok eğretilemeye yönelinmiştir; Knoblauchfresser, "ganz unten" 4 vb. çünkü insanlar artık doğrudan temas halindedir ve karşılıklı duyarlılık artmıştır. Bu duyarlılık günlük yaşamda, özellikle resmi dilde kullanılan "Gastarbeiter" (Konuk işçi) nitelemesiyle bastırılmak isteniyorsa da, yaygın şekliyle "Ausländer" (Yaban) sözcüğünde yansımaktadır (5). Ben bu yazımda özellikle Almanca konuşma dilinde kullanılan ve Türk sözcüğünün yer aldığı iki deyim üzerinde durmak istiyorum. A-macım öncelikle bu iki deyimi tarihsel ve güncel boyutu içinde ele almaktır. Geriye doğru baktığımızda, yukarıda örneklediğimiz türden isim tamlamalarının belli bir tarihsel perspektife sahip olduğu görülür. Birbiriyle tarih içinde siyasal ve toplumsal ilişkileri olmuş ülkelerde zamanla, önyargıları da içeren ve biribirilerini hedef alan veya anıştıran deyimler/ nitelemeler oluşmaktadır (6). Dil engelinin de rol oynadığı (7) bu oluşumda, perspektif genelde bir ülkenin kendini ve kendi dilini yüceltme eğilimi ile belirlenmektedir (örn. Türkçe: "benimle Türkçe konuş", "bir Türk dünyaya bedeldir." Almanca: "mit jemandem deutsch reden", "deutscher Mann, Ehrenmann"). Almancada farklı kültürleri hareket noktası alarak, bazı davranış biçimlerinin garipliğini, anlaşılmazlığını dile getiren "böhmisch, spanisch, französisch" (8) gibi nitelemelere dayanan deyimler de vardır. Bu elbette özkültürün yüceltilmesi olgusuna uygun düşmektedir (9). Üzerinde durmak istediğim ilk deyimin mahiyetini öncelikle bu bağlamda ortaya koymamız gerekiyor.