摘要:Dentofasial yaralanmalar, diş hekimliği açısından günlük rutin uygulamalarda fazla yer tutmayan ancak, getirdiği adli ve tıbbi sorumluluklar açısından hiç de küçümsenemeyecek konulardan birisidir. Tanımlayıcı tipteki çalışmamızda; Ocak 1994 - Şubat 2006 yılları arasında Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Diş Hekimliği Fakültesi’ne müracaat eden adli nitelikteki olgulara ait özelliklerin (sosyodemografik özellikler, olayın türü, kırık yeri, radyolojik inceleme, klinik tanı tedavi şekli, ek hasar, sekel kalıp kalmadığı, diş kaybının varlığı, cerrahi uygulanıp uygulanmadığı) belirlenmesi ve bu konuda yapılmış benzer çalışmalarla karşılaştırılması amaçlanmıştır. Araştırma kapsamındaki 53 kişinin yaş ortalaması 32,8 + 16,08 (7-76) yıldır. 46’sı (%86,8) erkek, 7’si (%13,2) kadındır. Dentofasiyal travma geçiren 53 olgunun; ll’i (%20,8) serbest meslek sahibi, 10’u (%18,9) öğrenci, 8’i çiftçi, 12’si (%22,6) diğer meslek gruplarından olup 12’sinin (%22,6) mesleği belirtilmemiştir. Orijinleri incelendiğinde sırasıyla en fazla 34 (%64,2) kişi darp, 11 (%20,8) kişi de trafik kazası nedeniyle başvurmuştur. Panorex grafi, tanı amacıyla en sık yapılan tetkik olup 48 (%90,6) olguda çekilmiştir. Olguların 5 Tinde (%96,2) yüz ya da çene kemiklerinde kırık saptanmıştır. Darp sonucu gelen 34 kişinin 33’ünde (%97,1) ve trafik kazası sonucu gelen 11 kişinin 10’unda (%90,9) kırık olduğu saptanmıştır. Olgular alveoler kırık ve diş kayıpları açısından incelendiğinde; 13 olguda (%24,5) alveoler kırık, 23 (%43,4) olguda en az bir diş kaybı olduğu görülmüştür. Sonuç olarak; bugüne kadar tıp fakülteleri içerisindeki bazı bölümlerce müdahale edilen ve adli tıbbi işlemleri yapılan dentofasiyal travmalı olguların, bundan sonra diş hekimliği fakültelerindeki cerrahi servis ve yetişmiş uzman sayısındaki artış nedeniyle bu fakültelere kayacağı anlaşılmaktadır. Bu nedenle adli süreçte bir hataya neden olmamak ve yasal bir yaptırımla karşılaşmamak için, diş hekimlerine adli odontoloji konusunda meslek içi eğitimler verilmesi faydalı olacaktır.Anahtar kelimeler: Dentofasial yaralanmalar, adli olgu, kırık
其他摘要:Although dentofacial injuries are rare in routine forensic practice, they are important in terms of medical and forensic consequences. In this descriptive study, we aim to determine the features of the forensic cases admitted to Ondokuz Mayıs University (OMU) faculty of dentistry between January 1994 and February 2006 (sociodemographic features, type of the incident, location of the fracture, radiologic examination, clinical diagnosis, treatment, extra injuries, sequels, loss of teeth and surgical intervention) and compare the results with those of similar studies. The mean age of 53 patients included in the study is 32,8 + 16,08 (7-76). Forty-six patients are male (86,8%), 7 are female (13,2%). Of 53 patients who experienced dentofacial trauma, 11 are self employed (%20,8), 10 are students (18,9%), 8 are farmers (15,1%), 12 deal with various jobs (22,6%) and the occupation of 12 patients have not been reported (22,6%). Thirty-four them are hospitalized due to an attack (64,2%) and 11 of them are admitted due to traffic accident (20,8%). Panorex radiography is the most widely used procedure and was used in 48 cases (90,6%). In 51 of the cases (96,2%) fracture was detected in the facial bones and mandibles. Fracture was observed in 33 (97,1%) out of 34 Among patients hospitalized due to assault and in 10 (90,9%) out of 11 hospitalized due to traffic accident. When the cases were examined with respect to alveolar fracture and loss of teeth, alveolar fracture was observed in 13 of the cases (24,5%) and at least one tooth loss was observed in 23 of the cases (43,4%). Dentofacial trauma cases that have been handled by some departments of the medical faculties up to now are likely to be handled by the dentistry thanks to the increase in the number of the qualified surgeons and the staff. Hence it would be useful to arrange postgraduate courses about forensic odontology for the dentists in order to prevent mistakes in forensic evaluations and legal sanctions.