摘要:ASI İLE İNTİHARDA GECİKMİŞ ÖLÜM Delayed death after attempted suicide by hanging Hausmann R, Batz P. Int J Legal Med 1997; 110: 164-6. Ası olgularında genellikle ölüm, strangülasyonun boyun bölgelerine uygulandığı basınç ile respiratuar obstrüksiyon ve iskemik serebral hasarlanmaya bağlı derhal oluşmaktadır. Ası yolu ile intihar girişiminde bulunan ve muayenesinde bilinci açık olup, hiçbir bozukluk göstermeyen 4 gün yaşadıktan sonra ortaya çıkan bir gecikmiş ölüm olgusu sunulmaktadır. Bu olguda ölüm nedeninin; karotid arterlerin subtotal rüptüründen kaynaklanan travmatik tromboza bağlı serebral infarktüsler olduğu bildirilmektedir. TURİN İTALYA’DA OTOPSİLERDE MİYOKARDİT RASTLANMA SIKLIĞI Prevalance of myocarditis at autopsy in Turin, Italy Passarino G, Bur/o P, Ciccone G, Comma A, et al. Arch Pathol Lab Med 1997; 121: 619-22. Miyokardit rastlanma sıklığının araştırıldığı bu çalışmada, retrospektif olarak 17.162 postmortem kaydı, San Giovanni Battista Hastanesi, Turin’de 1965-1994 yılları arasında rutin olarak uygulanan otopsilerin gözden geçirilmesi ile gerçekleştirilmiştir. Dallas kriterinin uygulanması ile histolojik olarak 91 olguda miyokardit bulunduğu (bu %95 doğruluk paylı olarak olguların %0.53’dür), 1985-1994 yılları arasında bu prevalansta artma (bu %95 doğruluk paylı olguların %1.2’sidir). Hastalığın daha sıklıkla 20-39 yaşları arasında ve kadın/erkek ayrımı olmaksızın görüldüğü belirtilmektedir. Yine aynı ekip tarafından 605 otopsilik prospektif olarak, miyokardial örneklerin standart alanlardan alındığı bir çalışmada miyokardit prevalansı %5.1 olarak yaklaşık bu çalışmanın beş katı olarak bulunmuştur. Bu nedenle yazarlar eğer mikroskobik inceleme için standardize edilmiş bir miyokardial örnekleme takip edilmediği takdirde miyokarditin şüphelenilmeyen bir çok olguda gözden kaçabileceğini ileri sürmektedir. MARİHUANA KULLANIMI İLE BİRLİKTE İZLENEN BİR BRODİFAKOUM ENTOKSİKASYONU Brodifacoum intoxication with marijuana smoking La Rosa FG, Clarke SH, Leftowitz JB Arch Pathol Lab Med 1997; 121: 67-9- Bu makalede 17 yaşında, belirgin ilaç ve alkol alışkanlığı olan bir erkek olgu sunulmaktadır. Olgunun brudifakoum ile karıştırılmış marihuana içtiği ve bunun sonucunda, bir yıldan uzun süredir kanama zamanında uzamanın geliştiği belirtilmektedir. Yazarlar, literatürde marihuana içimi ile ilişkili bildirilen ilk süper warfarin entoksikasyonunun bu olgu olduğunu belirtmektedirler. Brodifakoum, çeşitli ro- dentlerin warfarine direnç geliştirmesi üzerine üretilen bir süper warfarin türevi olup, kanama zamanında uzamaya yol açmakta ve warfarinden yaklaşık 100 kat daha fazla toksik etki göstermektedir. Süper warfarin entoksikasyonlarmda yüksek dozlarda Kİ vitamini uygulanmaktadır. 1992 yılında A.B.D.’de 10.000 den fazla süper warfarine maruz kalmaktan söz edilmekte, bunların çoğunluğunu ise çocukluk çağında kazalar oluşturduğu belirtilmektedir. Sunulan olguda, hasta bilinçli olarak marihuana içerisine bir tür rodent zehiri olan süper warfarin d-CON (Ticari adı Brodifakoum) karıştırmaktadır. Olgu klinisyenleri olduğu kadar, ölüm nedenlerini araştıran patolog ve adli tıp uzmanlarının, uyuşturucu kullananlarda Kİ vitaminine bağlı koagülopatilerde gelişebileceğine dikkatlerini çekmek amacı ile sunulmaktadır. İNTİHAR VE AIDS: DANIŞMA SIRASINDA PROBLEMİN TANIMLANMASI Suicide and AIDS: Problem identification during conselling Miller R. AIDS Care Psychol Socio-Med Asp AIDS HIV 1995; 7/2: 199-205. HIV enfeksiyonu enfekte olarak hastalığa yakalanan kişilerde veya taşıyıcılarda intihar girişimi veya düşüncesine yönelme gibi fikirlerin oluşmasına neden olabilir. Değişik uzmanlık dallarından oluşan sağlık çalışanları danışma programı içerisinde intihar sorununu ele alarak düzenli bir rehberlik hizmeti içindedirler. Bu çalışma grubu daha etkin olabilmek için özellikle HIV enfeksiyonlu kişilerde olduğu gibi intihar saplantısının genel belirtilerine karşı uyanık olmak zorundadırlar. Tecrübe ve bilgi hastaların rutin klinik takipleri sırasında problemin belirlenmesini kolaylaştırmaya yarayacaktır. CİNSEL SALDIRI OLGULARINDAKİ BULGULARDAN VERİ TOPLANMASI VE VAGİNAL, ANAL VE ORAL SÜRÜNTÜLERDEKİ SPERMATOZOONLARIN ÖNEMİ The collection of data from findings in cases of sexual assault and the significance of spermatozoa on vaginal, anal and oral swabs Allard JE. Science & Justice 1997; 37(2): 99-108. Adli bilimcilere, tıbbi örnekler ve kriminal saldırılarla ilgili diğer maddelerin muayenesi hakkında rutin olarak soru sorulmaktadır. Kaynağının saptanması amacı ile DNA analizi ile birlikte ilgili vücut sıvısının tanımlanması pekçok olgunun araştırılması ve bitirilmesi için değerli deliller sağlamaktadır. Birçok örnekte, bilim adamlarına kendi bulgularını değerlendirmesi ve belirli bir sonucun önemi üzerine yorumlama ya da özel bir vücut sıvısının varlığı veya yokluğu sorulmaktadır. Bu durumlar için, daha önceki olgulardan toplanan veriler bu tip yorumlamaya yardım etmesi açısından çok yararlı bilgiler sağlayabilir. Bu çalışmada, cinsel saldırı olgularındaki maddelerin laboratuar analizinden elde edilen bilgilerle ilgili verilerin yorumlanması tanımlanmaktadır, verilerin yararlılığı ile ilgili örnekler verilmektedir. Vaginal, anal ve oral sürüntüler için, cinsel birleşmeden sonraki süre ile ilgili spermatozoonların direnci sunulmakta ve tartışılmaktadır. ISIRIK İZLERİNDE DİŞ RADYOGRAFİSİNİN GENİŞ ZAMAN DİLİMİNDE ADLİ TANIMLAMA İÇİN KULLANIMI Long-term validation study bitewing dental radiographs for forensic identification Kogorı SL, MacLean DF. J Forensic Sci 1996; 41/2: 230-2. Adli tanımlama için dişe bağlı ısırık izlerinin rad- yografik incelenmesinde zaman aşımı durumunda 30 yılı aşkın antemortem ve postmortem filmler incelenmiştir. Aynı konuda benzer radyografilerin yeterliliği hassas ve spesifik istatistikler kullanılarak belirlenmiştir. Hernekadar gözlemcilerin ayrıntılı inceleme güvenirliği hayli yüksek olsa da, aynı kişilere ait radyografiler olsa bile 20 yılı aşkın bir zaman diliminde anlamlı olarak güvenli bir sonuç elde edilmesinin güç olacağı açıktır. MULTİPL KARDI YAK RABDOMİ YOMANIN ÖZELLİKLE HİSTOLOJİK OLARAK BELİRLENMESİ Multiple cardiac rhabdomyoma with exclusively histological manifestation Grellner W, Herıssge C. Forensic Sci Int 1996; 78/1: 1-5. Kalp rabdomiyomları genellikle otopside makroskopik tümör nodüllerinin görüldüğü seyrek rastlanan lezyonlardır. Yaşlı bir annenin 2,5 aylık sağlıklı görünümdeki bebeğinin olağanüstü ölüm olgusu ele alınarak incelenmiştir. Postmortem incelemede büyük kar- diyak morfoloji ve özellikle multifokal rabdomiyomların histolojik görünümü tespit edilmiştir. Mikroskopik ve immünohistokimyasal özellikler belirlenmiştir. Tu- beros sklerozis tespit edilmese de sıklıkla bu tip bir hamartomla bağlantılıdır. Olgu beklenmedik çocuk ölümlerinde histolojik araştırmanın önemini vurgulamaktadır. Ölümün aydınlatılmasının dışında, otopsinin kardiyak rabdomiyoma gibi olası genetik geçişli hastalıkların teşhisinde proflaktik bir fonksiyonu bulunabilir. SEKME HAREKETİ GÖSTEREN EMNİYETLİ MERMİ ÇEKİRDEKLERİNİN İZLERİ Traces of ricocheted action safety bullets Schyma C, Placidi P. Am J Forensic Med and Pathol 1997; 18(1): 15-20. “Action 1-3” mermileri ile hedef olarak kumaş, domuz derisi ve jelatinden yapılmış manken kullanılarak ateşli silah atışları yapılmıştır. 150 ve 200 çarpma açıları ile beton tabandan sektiken sonra, deforme olan mermi çekirdekleri 21 ve 37 cm arasındaki derinliklerde jelatin bloka penetre olmuştur. Sektikten sonra mermi çekirdeklerinin hiçbiri mantar şeklinde yayılmamıştır; hatta birkaç mermi çekirdeği derin penetre olmuştur. Seken mermi çekirdekleri kumaş üzerine önemli miktarda bakır parçaçıkları bırakmıştır ve aynı zamanda metalik parçalar mermi çekirdeği yolunda da bulunmuştur. Bu izler yüksek rezolüsyonlu radyografi ile saptanmıştır. “Action -3” pirinç mermi çekirdeği “action-3” bakır mermi çekirdeğine göre daha dayanıklı, daha fazla kinetik enerjiye sahip ve daha az deforme idi. Yara morfolojileri çok farklı spektrumda bulunmakta idi; aynı zamanda çevresinde lezyonlar da gözlenmiştir. Deneysel çalışmanın sonuçlan sekme hareketi gösteren emniyetli mermi çekirdeklerinin ciddi yaralama riski taşıdığını göstermektedir. PEDİATRİK TRAVMA KAYITLARI: ÇOCUK İSTİSMARININ TESPİTİ İÇİN YETERLİLİĞİ Pediatric trauma documentation: Adequacy for assessment of child abuse Boyce MC, Melhorn KJ, Vargo G. Arch Pediatr Adolesc Med 1996; 150/7: 730-2. Amaç: Pediatrik travma olgularında yeterli şekilde kaydedilen potansiyel çocuk istismarı ve ihmali olgularının tanımlanması için gerekli olduğu düşünülen bilginin toplanması. Plan: Retrospektif çalışma; tıbbi kayıtların incelenmesi. Çalışma yeri: Tertiary Care Hospital. Gereç: Bu çalışma 1992 yılının ilk 6 ayında travma nedeniyle hastaneye müracaat eden veya acil biriminde tedavi edilen 1018 çocuğu kapsamaktadır. Ana sonuç: Hekimlerin aldıkları bilgiler çocuk istismarı ve ihmali ile uyumludur. Bulgular:Çalışılan kriterleri ile karşılaşılan 642 tıbbi kayıdın 28(%4)’inde yaralanmanın nasıl oluştuğuna dair kayıt yoktur. Tam muayene sadece 209(%33) olguda kaydedilmiştir. Yaralanma anında şahidin varlığı ve daha önce oluşmuş herhangi bir yaralanmayı sorgulama yeterli olarak kaydedilmemiştir. İncelenen sadece 57(%9) tıbbi kayıtta yaralanmanın rengi not alınmıştır. Olguların 6l4(%96)’ünde yaralanma ile hikaye birbirine uygun idi. Olguların 4l(%6)’inde, yazarlar yetersiz kayıt nedeniyle çocuk istismarı ve ihmalinin oluşup oluşmadığı hakkında kararsız kalmışlardır. Sonuçlar: Pediatrik travma kayıtları istismardan kaza sonucu görülen travmalara kadar yetersiz kalmaktadır. Çocuklarda yeterince tanımlanmayan (nedeni açıklanmayan) veya tekrarlayan yaralanmalar çocuk istismarı ve ihmali olarak rapor edilmelidir, ve bu raporlara hikaye ve hekim tarafından yapılan fiziksel muayene tam olarak kaydedilmelidir. EROİN HAZIRLANMASINDA “HOMEBAKE” 0-6-ASETİLMORFİN FORMASYONU Formation of 0-6-acetylmorphine in the “homebake” preparation of heroin Sibley JA Forensic Sci Int 1996; 77/3: 159-67. Yasa dışı uyuşturucu kullanan olgularda veya toksikolojik incelemelerde 0-6-asetilmorfin saptandığında, genellikle bu düşük eroin ürünü gibi gösterilmiştir. Bundan dolayı eroin varlığının ön kanıtı olarak kabul edilmiştir. Yapılan bazı araştırmalarda kısmi asetil- morfinsülfat, 0-6-asetilmorfin içeren bir karışım ile muamele edildiğinde etkisiz mferfin ile sadece 0-3-ase- tilmorfin ve eroin elde edildiği belirlenmiştir. Dolayısıyla eroin tespit edilmeyen ancak sadece 0-6-asetilmorfin saptanan olgular eroinin varlığını gösteren bir kanıt olarak ele alınmaz.
其他摘要:ASI İLE İNTİHARDA GECİKMİŞ ÖLÜM Delayed death after attempted suicide by hanging Hausmann R, Batz P. Int J Legal Med 1997; 110: 164-6. Ası olgularında genellikle ölüm, strangülasyonun boyun bölgelerine uygulandığı basınç ile respiratuar obstrüksiyon ve iskemik serebral hasarlanmaya bağlı derhal oluşmaktadır. Ası yolu ile intihar girişiminde bulunan ve muayenesinde bilinci açık olup, hiçbir bozukluk göstermeyen 4 gün yaşadıktan sonra ortaya çıkan bir gecikmiş ölüm olgusu sunulmaktadır. Bu olguda ölüm nedeninin; karotid arterlerin subtotal rüptüründen kaynaklanan travmatik tromboza bağlı serebral infarktüsler olduğu bildirilmektedir. TURİN İTALYA’DA OTOPSİLERDE MİYOKARDİT RASTLANMA SIKLIĞI Prevalance of myocarditis at autopsy in Turin, Italy Passarino G, Bur/o P, Ciccone G, Comma A, et al. Arch Pathol Lab Med 1997; 121: 619-22. Miyokardit rastlanma sıklığının araştırıldığı bu çalışmada, retrospektif olarak 17.162 postmortem kaydı, San Giovanni Battista Hastanesi, Turin’de 1965-1994 yılları arasında rutin olarak uygulanan otopsilerin gözden geçirilmesi ile gerçekleştirilmiştir. Dallas kriterinin uygulanması ile histolojik olarak 91 olguda miyokardit bulunduğu (bu %95 doğruluk paylı olarak olguların %0.53’dür), 1985-1994 yılları arasında bu prevalansta artma (bu %95 doğruluk paylı olguların %1.2’sidir). Hastalığın daha sıklıkla 20-39 yaşları arasında ve kadın/erkek ayrımı olmaksızın görüldüğü belirtilmektedir. Yine aynı ekip tarafından 605 otopsilik prospektif olarak, miyokardial örneklerin standart alanlardan alındığı bir çalışmada miyokardit prevalansı %5.1 olarak yaklaşık bu çalışmanın beş katı olarak bulunmuştur. Bu nedenle yazarlar eğer mikroskobik inceleme için standardize edilmiş bir miyokardial örnekleme takip edilmediği takdirde miyokarditin şüphelenilmeyen bir çok olguda gözden kaçabileceğini ileri sürmektedir. MARİHUANA KULLANIMI İLE BİRLİKTE İZLENEN BİR BRODİFAKOUM ENTOKSİKASYONU Brodifacoum intoxication with marijuana smoking La Rosa FG, Clarke SH, Leftowitz JB Arch Pathol Lab Med 1997; 121: 67-9- Bu makalede 17 yaşında, belirgin ilaç ve alkol alışkanlığı olan bir erkek olgu sunulmaktadır. Olgunun brudifakoum ile karıştırılmış marihuana içtiği ve bunun sonucunda, bir yıldan uzun süredir kanama zamanında uzamanın geliştiği belirtilmektedir. Yazarlar, literatürde marihuana içimi ile ilişkili bildirilen ilk süper warfarin entoksikasyonunun bu olgu olduğunu belirtmektedirler. Brodifakoum, çeşitli ro- dentlerin warfarine direnç geliştirmesi üzerine üretilen bir süper warfarin türevi olup, kanama zamanında uzamaya yol açmakta ve warfarinden yaklaşık 100 kat daha fazla toksik etki göstermektedir. Süper warfarin entoksikasyonlarmda yüksek dozlarda Kİ vitamini uygulanmaktadır. 1992 yılında A.B.D.’de 10.000 den fazla süper warfarine maruz kalmaktan söz edilmekte, bunların çoğunluğunu ise çocukluk çağında kazalar oluşturduğu belirtilmektedir. Sunulan olguda, hasta bilinçli olarak marihuana içerisine bir tür rodent zehiri olan süper warfarin d-CON (Ticari adı Brodifakoum) karıştırmaktadır. Olgu klinisyenleri olduğu kadar, ölüm nedenlerini araştıran patolog ve adli tıp uzmanlarının, uyuşturucu kullananlarda Kİ vitaminine bağlı koagülopatilerde gelişebileceğine dikkatlerini çekmek amacı ile sunulmaktadır. İNTİHAR VE AIDS: DANIŞMA SIRASINDA PROBLEMİN TANIMLANMASI Suicide and AIDS: Problem identification during conselling Miller R. AIDS Care Psychol Socio-Med Asp AIDS HIV 1995; 7/2: 199-205. HIV enfeksiyonu enfekte olarak hastalığa yakalanan kişilerde veya taşıyıcılarda intihar girişimi veya düşüncesine yönelme gibi fikirlerin oluşmasına neden olabilir. Değişik uzmanlık dallarından oluşan sağlık çalışanları danışma programı içerisinde intihar sorununu ele alarak düzenli bir rehberlik hizmeti içindedirler. Bu çalışma grubu daha etkin olabilmek için özellikle HIV enfeksiyonlu kişilerde olduğu gibi intihar saplantısının genel belirtilerine karşı uyanık olmak zorundadırlar. Tecrübe ve bilgi hastaların rutin klinik takipleri sırasında problemin belirlenmesini kolaylaştırmaya yarayacaktır. CİNSEL SALDIRI OLGULARINDAKİ BULGULARDAN VERİ TOPLANMASI VE VAGİNAL, ANAL VE ORAL SÜRÜNTÜLERDEKİ SPERMATOZOONLARIN ÖNEMİ The collection of data from findings in cases of sexual assault and the significance of spermatozoa on vaginal, anal and oral swabs Allard JE. Science & Justice 1997; 37(2): 99-108. Adli bilimcilere, tıbbi örnekler ve kriminal saldırılarla ilgili diğer maddelerin muayenesi hakkında rutin olarak soru sorulmaktadır. Kaynağının saptanması amacı ile DNA analizi ile birlikte ilgili vücut sıvısının tanımlanması pekçok olgunun araştırılması ve bitirilmesi için değerli deliller sağlamaktadır. Birçok örnekte, bilim adamlarına kendi bulgularını değerlendirmesi ve belirli bir sonucun önemi üzerine yorumlama ya da özel bir vücut sıvısının varlığı veya yokluğu sorulmaktadır. Bu durumlar için, daha önceki olgulardan toplanan veriler bu tip yorumlamaya yardım etmesi açısından çok yararlı bilgiler sağlayabilir. Bu çalışmada, cinsel saldırı olgularındaki maddelerin laboratuar analizinden elde edilen bilgilerle ilgili verilerin yorumlanması tanımlanmaktadır, verilerin yararlılığı ile ilgili örnekler verilmektedir. Vaginal, anal ve oral sürüntüler için, cinsel birleşmeden sonraki süre ile ilgili spermatozoonların direnci sunulmakta ve tartışılmaktadır. ISIRIK İZLERİNDE DİŞ RADYOGRAFİSİNİN GENİŞ ZAMAN DİLİMİNDE ADLİ TANIMLAMA İÇİN KULLANIMI Long-term validation study bitewing dental radiographs for forensic identification Kogorı SL, MacLean DF. J Forensic Sci 1996; 41/2: 230-2. Adli tanımlama için dişe bağlı ısırık izlerinin rad- yografik incelenmesinde zaman aşımı durumunda 30 yılı aşkın antemortem ve postmortem filmler incelenmiştir. Aynı konuda benzer radyografilerin yeterliliği hassas ve spesifik istatistikler kullanılarak belirlenmiştir. Hernekadar gözlemcilerin ayrıntılı inceleme güvenirliği hayli yüksek olsa da, aynı kişilere ait radyografiler olsa bile 20 yılı aşkın bir zaman diliminde anlamlı olarak güvenli bir sonuç elde edilmesinin güç olacağı açıktır. MULTİPL KARDI YAK RABDOMİ YOMANIN ÖZELLİKLE HİSTOLOJİK OLARAK BELİRLENMESİ Multiple cardiac rhabdomyoma with exclusively histological manifestation Grellner W, Herıssge C. Forensic Sci Int 1996; 78/1: 1-5. Kalp rabdomiyomları genellikle otopside makroskopik tümör nodüllerinin görüldüğü seyrek rastlanan lezyonlardır. Yaşlı bir annenin 2,5 aylık sağlıklı görünümdeki bebeğinin olağanüstü ölüm olgusu ele alınarak incelenmiştir. Postmortem incelemede büyük kar- diyak morfoloji ve özellikle multifokal rabdomiyomların histolojik görünümü tespit edilmiştir. Mikroskopik ve immünohistokimyasal özellikler belirlenmiştir. Tu- beros sklerozis tespit edilmese de sıklıkla bu tip bir hamartomla bağlantılıdır. Olgu beklenmedik çocuk ölümlerinde histolojik araştırmanın önemini vurgulamaktadır. Ölümün aydınlatılmasının dışında, otopsinin kardiyak rabdomiyoma gibi olası genetik geçişli hastalıkların teşhisinde proflaktik bir fonksiyonu bulunabilir. SEKME HAREKETİ GÖSTEREN EMNİYETLİ MERMİ ÇEKİRDEKLERİNİN İZLERİ Traces of ricocheted action safety bullets Schyma C, Placidi P. Am J Forensic Med and Pathol 1997; 18(1): 15-20. “Action 1-3” mermileri ile hedef olarak kumaş, domuz derisi ve jelatinden yapılmış manken kullanılarak ateşli silah atışları yapılmıştır. 150 ve 200 çarpma açıları ile beton tabandan sektiken sonra, deforme olan mermi çekirdekleri 21 ve 37 cm arasındaki derinliklerde jelatin bloka penetre olmuştur. Sektikten sonra mermi çekirdeklerinin hiçbiri mantar şeklinde yayılmamıştır; hatta birkaç mermi çekirdeği derin penetre olmuştur. Seken mermi çekirdekleri kumaş üzerine önemli miktarda bakır parçaçıkları bırakmıştır ve aynı zamanda metalik parçalar mermi çekirdeği yolunda da bulunmuştur. Bu izler yüksek rezolüsyonlu radyografi ile saptanmıştır. “Action -3” pirinç mermi çekirdeği “action-3” bakır mermi çekirdeğine göre daha dayanıklı, daha fazla kinetik enerjiye sahip ve daha az deforme idi. Yara morfolojileri çok farklı spektrumda bulunmakta idi; aynı zamanda çevresinde lezyonlar da gözlenmiştir. Deneysel çalışmanın sonuçlan sekme hareketi gösteren emniyetli mermi çekirdeklerinin ciddi yaralama riski taşıdığını göstermektedir. PEDİATRİK TRAVMA KAYITLARI: ÇOCUK İSTİSMARININ TESPİTİ İÇİN YETERLİLİĞİ Pediatric trauma documentation: Adequacy for assessment of child abuse Boyce MC, Melhorn KJ, Vargo G. Arch Pediatr Adolesc Med 1996; 150/7: 730-2. Amaç: Pediatrik travma olgularında yeterli şekilde kaydedilen potansiyel çocuk istismarı ve ihmali olgularının tanımlanması için gerekli olduğu düşünülen bilginin toplanması. Plan: Retrospektif çalışma; tıbbi kayıtların incelenmesi. Çalışma yeri: Tertiary Care Hospital. Gereç: Bu çalışma 1992 yılının ilk 6 ayında travma nedeniyle hastaneye müracaat eden veya acil biriminde tedavi edilen 1018 çocuğu kapsamaktadır. Ana sonuç: Hekimlerin aldıkları bilgiler çocuk istismarı ve ihmali ile uyumludur. Bulgular:Çalışılan kriterleri ile karşılaşılan 642 tıbbi kayıdın 28(%4)’inde yaralanmanın nasıl oluştuğuna dair kayıt yoktur. Tam muayene sadece 209(%33) olguda kaydedilmiştir. Yaralanma anında şahidin varlığı ve daha önce oluşmuş herhangi bir yaralanmayı sorgulama yeterli olarak kaydedilmemiştir. İncelenen sadece 57(%9) tıbbi kayıtta yaralanmanın rengi not alınmıştır. Olguların 6l4(%96)’ünde yaralanma ile hikaye birbirine uygun idi. Olguların 4l(%6)’inde, yazarlar yetersiz kayıt nedeniyle çocuk istismarı ve ihmalinin oluşup oluşmadığı hakkında kararsız kalmışlardır. Sonuçlar: Pediatrik travma kayıtları istismardan kaza sonucu görülen travmalara kadar yetersiz kalmaktadır. Çocuklarda yeterince tanımlanmayan (nedeni açıklanmayan) veya tekrarlayan yaralanmalar çocuk istismarı ve ihmali olarak rapor edilmelidir, ve bu raporlara hikaye ve hekim tarafından yapılan fiziksel muayene tam olarak kaydedilmelidir. EROİN HAZIRLANMASINDA “HOMEBAKE” 0-6-ASETİLMORFİN FORMASYONU Formation of 0-6-acetylmorphine in the “homebake” preparation of heroin Sibley JA Forensic Sci Int 1996; 77/3: 159-67. Yasa dışı uyuşturucu kullanan olgularda veya toksikolojik incelemelerde 0-6-asetilmorfin saptandığında, genellikle bu düşük eroin ürünü gibi gösterilmiştir. Bundan dolayı eroin varlığının ön kanıtı olarak kabul edilmiştir. Yapılan bazı araştırmalarda kısmi asetil- morfinsülfat, 0-6-asetilmorfin içeren bir karışım ile muamele edildiğinde etkisiz mferfin ile sadece 0-3-ase- tilmorfin ve eroin elde edildiği belirlenmiştir. Dolayısıyla eroin tespit edilmeyen ancak sadece 0-6-asetilmorfin saptanan olgular eroinin varlığını gösteren bir kanıt olarak ele alınmaz.