摘要:İran edebiyatının en önemli temsilcilerinden biri olan Sadi’nin 1258’de yazdığı Gülistan, günümüze kadar farklı dillerde tercüme edilmiştir. XIV. yüzyıldan başlayarak, günümüze gelinceye kadar Türkçeye de birçok tercüme ve şerhleri yapılan bu eserin temelini mensur hikâyeler oluşturmakla birlikte bu hikâyelerin aralarında ve sonlarında söylenen değişik ölçülerdeki manzum parçalarla eserin akıcı bir anlatım kazandığı görülür. Türk dili ile yapılan ilk Gülistan tercümesi Seyfi Serayi tarafından Kıpçak Türkçesiyle kaleme alınan Kitab Gülistan bi’t-türki’, ikincisi ise Sibicabi adında biri tarafından Çağatay Türkçesi ile yapılan tercümedir. Anadolu (Osmanlı) sâhasında ise Gülistan’ın Türkçe’ye ilk tercümesinin II. Murad devri (1421 - 1451) âlimlerinden olan ve «Manyasoğlu» lakabı ile şöhret bulan Mahmud bin Kadi-i Manyas’ın yaptığı kabul edilmektedir. Manyasoğlu’nun biri muhtasar ve mensur, diğeri ilaveli, geniş ve manzum olmak üzere iki ayrı Gülistan tercümesi mevcuttur. Bu çalışmada Manyasoğlu’nun ilaveli, geniş ve manzum Gülistan tercümesi üzerinde durulup Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi Türkçe yazmaları arasında, yanlışlıkla Sudî adına kayıtlı bulu¬nan yeni bir nüshası tanıtılacaktır.
其他摘要:Gülistan, which is one of the most prominent works of Persian Literature, has been translated into different languages until today. Strating with XIV. century, lots of translations and explanations Of this work was made in Turkish. Prose stories constitute the basis of this work. However the work gains a liquid expression by poetic pieces in different prosodies which are prensent inside and the end of the stories. The first Gülistan Translation with Turkish is Gülistan bi’t-türki’ which was written in KIpchak Turkish by Seyfi Serayi; the second is in Chaghatay Turkish by Sibicabi. The first translation into Turkish in Anatolian (Ottoman) era is the translation of Mahmud bin Kadi-i Manyas who is one of the writer of Murad II and known with the pseudenym “Manyasoğlu”. Manyasoğlu has two seperate translations. One is abridged and prose the other is supplementary, wide and poetic.In this study, it is emphasised on Manyasoğlu’s supplementary, wide and poetic Gülistan Translation. The new version which is found in Topkapı Palace Library’s Turkish inscriptions and booked as Sudî by mistake will be introduced.