A glance at the cultural history of Caucasia/Kafkasya'nin kultur tarihine bir Bakis/[TEXT NOT REPRODUCIBLE IN ASCII.].
Ozsoy, Ismail ; Yildiz, Muharrem
Giris:
Bir Kafkasya Fotografi
Turkler, Ruslar ve Iranlilarin yuzyillar boyu aktif siyasi aktorler olarak birbiriyle yaristigi Kafkasya (Degoev 2004), Hazar Denizi ile Karadeniz arasindaki bolgede, Astrahan eyaletinin guneyi ve Don'dan baslayarak Turk ve Iran sinirlarina kadar uzanan topraklari icine alan 450 bin kilometre kare genisligindeki bolgenin adidir. Kafkas Daglari'nin kuzeyinde kalan kisma Kuzey Kafkasya, guneyinde kalan kisma da Guney Kafkasya, Mavera-yi Kafkasya veya Transkafkasya adlari verilmektedir (Berkok 1958A) Tarihin her doneminde ticari, askeri ve goc amacli hareketliligin kesisim noktasi olan Kafkasya, her yonde ve her amaca yonelik harekata salie olmustur. Kimine bir barinak, kimine mezar, kiminin de kaderi olan bu cografya, her biri dunya kultur ve medeniyetine katkida bulunan kucuk-buyuk onlarca millete ev sahipligi yapmistir. (Degoev 2004:i66) Dunyanin bircok yerinden gelen insanlarin buraya siginmalan tamamen Kafkaslarin cografi ve fiziki konumundan kaynaklanmistir. Cesitli sebeplerle yurtlarini terk etmek zorunda kalan insanlar savunmanin daha kolay oldugu ve zor takip edilebildikleri daglara siginmis ve buralara yerlesmislerdir.
Milliyet ve dilleri itibariyle Kafkas kavimleri, bu fiziki cografyanin kendilerine kazandirdigi hayret verici ozelliklere, kulturel zenginlik ve cesitlilige sahip olmuslardir. Kafkaslar, dunyanin baska hic bir yerinde gorulmemis bir sekilde cok sayida kabile, irk ve insanlardan olusmakta ve bunlar cok cesitli diller kullanmaktadirlar. Sadece Dagistan'da bugun otuzun uzerinde etnik grup yasamaktadir. (Ozsoy 1997) Tarih boyunca Kafkasya'da yasayan milletlerden Kafkas yerlileri olarak Cerkezler, Abhazlar, Cecenler, Inguslar, Avarlar, Lezgiler, Laklar, Darginler, Gurculer; Turklerden Kumuklar, Nogaylar, Kalmuklar, Karacaylar, Balkarlar, Karapapaklar, Kundurlar ve Azeriler; HintAvrupa kavimlerinden Osetler, Enneniler, Svanlar, Farslar, Alanlar ve Ruslar; Sami kavimlerden de Yahudiler bulunmaktadir. Hint-Avrupa ve Sami kavimleri ile Gurculerin bir kismi disinda bu kavimlerin hepsi Musluman'dir. Muslumanlar bolgede yasayan yaklasik 25 milyon civarindaki nufusun %65'ini olusturmaktadir. Muslumanlarin %40'i Turk'tur. Ozellikle Cbcenistan, Karacay-Balkar, Cerkez, Abaza, Acara, Dagistan, Azeri Turklerinin ise %25-30'u Sunni olup Hanefi ve Safii mezhebindendir. Son istatistiki verilere gore Azeri Turklerinin %75'i Sii-Caferi kolundan olmalarina ragmen Iran'dan cok Turkiye'ye yakinlik duymaktadirlar. Buna karsilik sinir avantaji Iran'a bazi kolayliklar saglamaktadir. Kafkasya'da sayica az da olsa Yahudi bir topluluk da bulunmaktadir.
Karadeniz'den Hazar'a 720 km'lik daglik alanda, ozellikle Dagistan'in da icinde bulundugu Dogu Kafkasya bolgesinde yuz lerle ifade edilen dilin konusuldugu bilinmektedir. A. Jersild'in dillerin yayildigina inanilan Babil'e benzettigi (Jersild 2002:4) bu bolgede bugun aktif olarak yaklasik 40 civarinda farkli dil konusulmaktadir. Kafkas daglarinda kendilerine ozgu dilleri ve ozel alfabeleri bulunan 3-4 bin kisilik topluluklara bile rastlanmaktadir. Yerli halklar, bolgenin goc yollari uzerinde olmasi sebebiyle, cesitli goc dalgalarindan zarar gormemek icin Kafkaslarin engin vadilerine veya yalcin daglarina cekilmisler ve asirlarca birbirlerinden habersiz yasamislardir. Bu kadar farkli dilin ortaya cikmasinda bu durum onemli bir faktor olmustur. Araplarin ozellikle bu cografya icindeki Dagistan icin Diller Dagi (Cebelu'l-Elsine) dedigi, Romalilarin islerini takip etmek icin 130 tercuman kullandigi, Kafkasya'da, 300 hatta 360 adet dilin varligindan soz edilmektedir. Bu dillerin sayisi hakkinda, en temkinli Avrupali yazarlarin bile verdikleri rakam kirkin altina dusmemektedir. (Baddeley 1989) Bu diller yapi bakimindan birbirlerinden tamamen farkli ozellikler gostermektedir. (Ozsoy 1996/97) Rusaa, bugun Kafkas halklari arasinda ortak iletisim araci fonksiyonu gormektedir.
Bu goz alici cesitlilik ve farklilik, bu kavimler arasinda asirlar boyu surup giden anlasmazlik, kan davalan ve surtusmelere sebep olmustur. Ancak en buyuk ve ortak dusmanlari bildikleri Ruslara karsi, ozellikle XVIII. yuzyilin son ceyregi icinde baslayan bagimsizlik ve hurriyet mucadelesi, ozellikle Kuzey Kafkasya'da, bolgeye ozgu bir birlik ve baglilik suuru gelistirmistir. Bu birligin olusmasinda, Osetinlerin bir kismi harbc, butun Kuzey Kafkasyalilarin ortak dini olan Islamiyet'in kazandirdigi kardeslik dusuncesinin buyuk rolu olmustur. (Bice 1991)
Kafkasya'ya Islamiyet Hz. Omer ve Hz. Osman doneminde ginnis ve Dagistan'in Islam'la tanitan ilk sehri Derbent ol mustur. Bugun bolgede sayilari yuze varan sahabe kabri bulunmaktadir. Ayrilik ve farkliliklar sebebiyle asirlarca birbirine dusman olarak yasayan bu kavimler, bolgede Islamiyet'in yayilmasinda da buyuk pay sahibi olan Osmanlilarla surdurdukleri temaslar sonunda, tarihlerinde ilk defa bagimsiz Dagistan ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'ni kurmayi basannislardir. Fakat Osmanli ordusunun, bu devletin kurulmasindan cok kisa bir muddet sonra, 30 Ekim 1918 Mondros Mu-tarekesi'yle Kafkasya'yi terk etmek zorunda kalmasiyla yalniz kalan ve ancak uc yil varligini devam ettirebilen bu devletin bagimsizligina Bolsevikler tarafindan son verilmistir.
Turkce 'Dag Ukesi' veya 'Daglik Ulke' anlamina gelen Dagistan, Kafkaslarin orijinal ozelliklerini en cok yansitan ve bu ozellikleri ile dunyaya kendisini tanitan bir ulkedir. XVIII. yuzyilin sonlarinda Rus isgaline ugrayan Dagistan'da, basta Cecenler olmak uzere diger Kafkas kavimleri ile birlikte, kisa bir muddet sonra Ruslara karsi buyuk bir direnis ortaya cikmistir. Yaklasik 60 yil suren ve butun dunyanin cok yakindan ve ilgiyle takip ettigi bir mucadeleden sonra, butun Kafkasya ile birlikte Dagistan da Ruslarin eline gecmistir. Tarihci Dulaurier'e gore, Kafkasyalilarin israrli vatan savunmalari butun Ortadogu ulkelerini Rus akinlarina karsi korumustur. Nitekim 1677'den 1918'e kadar gelen 241 yilda Rusya'nin Turkiye'ye 13 defa haip actigi, bu harplerin 50 yil tuttugu, ortalama her 18 yilda bir Turk-Rus harbi meydana geldigi, bir defasinda da Ruslann 1829 yilinda batidan Edirne'ye, dogudan Erzurum'a kadar geldikleri (Kurat 1972: 56; Baddeley 1989: 218) dikkate alindiginda, bu siralarda siddetlenen Kafkas direnisinin guneye yonelen Ruslar icin ne buyuk bir engel olusturdugu daha kolay anlasilabilir. Nitekim Kafkas meselesini halleden Ruslar, bundan sonra tum Orta Asya Turk topraklarini kosar adimlarla ele gecinnislerdir.
Dunyanin en renkli bolgelerinden biri olan Kafkasya'da dogal olarak gozlerden kacan ve zamanla ortaya cikan bilinmezlerle de karsilasmak mumkundur. Anadolu'nun bazi kesimlerinde Kafkasya'dan goc ederek gelen hemen her Kafkas kokenli Cbrkez olarak taninir; Cecenler, Karacaylar, Balkarlar kimlerdir, bilinmez. Cerkezlerin kokeni Kafkasya zannedilir veya burada yasayanlarm cogunlugunun Hiristiyan oldugu sanilir. Bunlarin dismda tam tersine admi hic duymadigimiz bir takim Musluman topluluklar vardir. Kafkasya'ya Musevi dinine mensup Turk asilli oldugu tahmin edilen (Kuzgun 1993), sosyal yasantilariyla Musevi kulturunu dipdiri yasatan insanlara bile rastlanmaktadir. Hz. Muhammed'e (s.a.s.) ve Kur'an'm hak olduguna inanan Musevileri (Yildiz 1995); teslisi kabul etmeyen, haci kutsamayan, vaftizi reddeden, ekmek sarap ayinini, ikonalarin ve Hiristiyan azizlerinin manevi tasarruflarmi kabul etmeyen, sarap yerine sut icen, sigara dahi icmeyen Molokanlari (Bahnikin 1987) belki bircok dinler tarihi arastirmacisi duymamistir. Kafkas toplumlarina ait kast sistemine benzer bir sosyal yapinin varligindan haberi olan cok az insan bulunur. Evliya Celebi'nin anlattigina goregerci bircok tarihci Evliya Celebinin yazdiklarini mubalagali bulmustur- Cerkezler, Arabistan dan kacarak adun'e gelen, oradan da Rumlara sigimp oradaki halk ile kaynasarak Hiristiyanlasmis Arap asilli bir kavimdir. O'na gore daha sonra da Bizanslilar tarafindan Karadeniz sahillerine ve Kafkasya'ya yerlestirilmislerdir. Bilahare Osmanlilar doneminde Musluman olan Arap kokenli bir kavimdir. (Evliya Cblebi 1980; Grigoriantz 1999) Abaza, Cbrkez, Adige, Kabartay gibi topluluklar birbirleriyle akraba topluluklardir. Bunlarla komsu olan zaman zaman ic ice yasayan Iskitlerden, Alanlardan, Cucenlerden kalma Turkler vardir. Karacaylar ve Balkarlar, muhtemelen Cbcenler, butun Kafkas - ya topluluklarini etkilemisler kendilerine ozgu toplumsal siniflann olusmasini saglamislar, birbirlerinden kiz alip vererek akrabalik baglari tesis etmislerdir. Bugun bircok Karacay-Balkar Turkunun gelenek, gorenek ve cesitli orf ve adetleri Anadolu insaninin orfune oldukca yakindir, bazen de ortusmektedir.
Kafkasyalilarin yukarida temas edilen hurriyet ve vatanlarini savunma konusunda gosterdikleri kahramanlik ve akil almaz fe dakarliklar, Avrupalilarm da dikkatlerini cekmistir. Bu sebeple birlikte muhtemelen bu siralarda bolgenin kesfedilmekte olan yeralti zenginlikleri yuzunden Kafkasya, XIX. yuzyilin ortalarindan itibaren Batili arastirmaci ve yazarlann cazip bir ilgi alani haline gelmistir.
Turk arastinnacilarin bu cografyaya ilgi duymasi icin sayilamayacak kadar sebep bulunmaktadir. Anadolu ile Kafkasya arasinda cok siki baglar mevcuttur. Anadolu'nun bircok bolgesi bir anlamda Kafkasya'nin izdusumudur. Son iki yuz yillik tarihi surecte Kafkasya'ya meydana gelen bagimsizlik mucadelelerinde Musluman halklarm tek siginak yeri Osmanli cografyasi olmustur. Bu topluluklarin geride kalan akrabalariyla irtibatlari devam etmektedir. Birinci Dunya Savasi yillarinda Azerbaycan ve Kafkasya'yi Rus destegindeki Ermeni isgalinden kurtarmak icin bolgeye giden Turk askeri birligin Anadolu'dan Baku'ye, oradan Mohackale'ye kadar yol guzergahi uzerinde sayisiz Turk sehidine rastlamak mumkundur. Bugun bu sehit kabirleri Turk bayraklari ile donatilmistir. Karayolculugu yapan Turk vatandaslarinin issiz-bucaksiz yerlerde bu sehit kabirleri ile karsilasmasi onlara Anadolu'da bulunduklari hissini verir. Mohackale'deki Tarki (Rusya'da Turkler demektir) daginin yamaclarmda ve Baku'deki Turk sehitliginde Anadolu'nun, hatta Osmanli cografyasinin her bolgesinden sehitler bulunmaktadir. Sadece Zonguldak-Bartin civarindan 60'i askin sehit Baku sehitliginde yerini almistir.
Kafkasya'nin demografik ve kulturel yapisi (arlik ve Bolseviklik donemlerinde savaslar, surgunler, Sovyet kulturunun zorla dayatilmasi vb. sebeplerle oldukca tahrip edilmistir. Ozellikle Musluman halklar ciddi surgun ve katliamlara; din, dil ve kultur tahribatina maruz kalmislardir. Bu cahsmada, once Sovyetlerin dunyada benzeri yok denebilecek bir kultur tahribatina gidisinin ideolojik bir sorgulamasi yapilacak, sonra Kafkasya'nin ozellikle Sovyetler Birligi zamaninda yasadigi din, dil ve kultur tahribatindan ornekler verilecek ve bundan bazi dersler cikarilmaya cahsilacaktir. Cahsma, literatur taramasi yani sira bolgede uzun yillar arastirmada bulunan yazarlarin, yerinde gozlem, gezi, inceleme ve roportajlardan elde edilen bilgi ve deneyimlerine dayanarak hazirlanmistir.
2. KAFKASYA'DA KULTUREL TAHRIBAT
2.1. Sovyet Ihtilali ve 'Sovyet Adami' Projesi
Rusya'da gerceklesen 1917 Bolsevik devrimi sonrasinda Sovyet cografyasinda piyasa sistemi iptal edilmis, ozel mulkiyet ortadan kaldirilarak uretim faktorleri kamulastirilmistir. (Mayer 2002) Sovyet sistemi, olusturdugu bu yeni ekonomik, sosyal ve kulturel cevre icinde kendi hedeflerine yonelik bir "Sovyet adami' olusturmayi amaclamistir. Bu adam tipinin, devlet mekanizmasi tarafindan sindirilerek tamamen sisteme sadik ve ona bagimli hale getirilmesi hedeflenmistir. Ozel mulkiyet ve tesebbus haklarindan soyutlanan bu adamin, siradan bir uretim faktoru haline getirilerek tamamen Sovyet amaclarma uyum saglamasi istenmistir. Gerektiginde bu adam Sovyet idealleri ugruna her turlu fedakarligi yapabilmelidir. Oyle ki bu adam tipinin bir supermen olarak olaganustu guclere sahip olmasi bile tasavvur edilmistir. (Bonner vd. 2003) Nitekim Aralik 2005'te Moskova'da ortaya cikarilan gizli bir proje, askeri sahada Sovyet adamindan neler beklendigini gozler onune sermistir. 1920'li yillarda baslatilan bu gizli proje ile insanlar sempanzelerle melezlenerek yeni bir irk olusturulmasi planlanmistir. Komunizmi cebri yontemlerle uygulamaya koyan Sovyet diktatoru Stalin'in dunyayi fethetmek icin olusturmak istedigi bu irk; aci ve korku bilmeyen, her turlu zorluga karsi koyabilen, yedigi seylerin kalitesine aldirmayan, yenilmez, yari insan-yari maymun 'savas makineleri' olarak dusunulmustur.
Yeni bir Sovyet toplumu olusturmak amaciyla milyonlarca dolarin harcandigi ve tabiatiyla basarisizhkla sonuclanan bu proje ye paralel olarak, mevcut Sovyet nufusunun da Sovyet amaclarma tam uyumlu, uysal ve itaatkar varliklar haline getirilmesi icin planlar yapilmistir. Iste Sovyet sisteminin butun dini, milli, edebi, tarihi ve kulturel degerlere karsi actigi savasin altinda boyle bir amacin yattigi soylenebilir. Baska bir ifadeyle Sovyet sistemi ancak butun insani ve manevi degerlerinden soyutlanmis bir insan kitlesi icinde basarili olacagi kanaatine ulasmis, dolayisiyla butun bu degerleri kendi varlik ve bekasi icin tahammul edilmez bir dusman olarak kabul etmistir. Sovyetlerin, tarihin hicbir doneminde hicbir toplumda gorulmedik sekilde ve kapsamda geceklestirdigi din, tarih ve kultur dusmanligini baska turlu anlamak mumkun degildir. Iste cok az istisnasiyla hemen hemen butun Sovyet cografyasiyla birlikte Kafkasya'da da yasanan koklu sosyo-kulturel tahribatin altinda bu gayri insani planlari gormek gerekir. Bu genel tahribattan en az etkilenen belki tek ulke, Stalin'in ulkesi olmasi sebebiyle Gurcistan olmustur denebilir. Bu ulkede, sembolik bir iki tanesi haric butun camiler tahrip edilirken kiliselerin hic birine dokimulmadigi gozlenmektedir.
Sovyet sistemi, ister sifirdan ister mevcut nufusu donusturerek, planladigi ideal 'Sovyet adami' modelini, dolayisiyla dusle nen Sovyet toplumunu her seye ragmen gerceklestirememistir. Ekonomik hayatta uzerine yuklenen gerceklestirilmesi imkansiz fakat zorunlu yuksek plan hedeflerini tuttmmus gibi gostermek zorunda kalmasi sebebiyle en alttan en uste kadar 'aldatan adama' donusen Sovyet adami, ahlaki yonden de yozlastirilmis, sonucta tum sistem ahtapot gibi yolsuzluklarla sarilmistir. Sistem coktugunde ortaya cikan yalin gercek kralin ciplakligi olmustur. Sistem icin temel tasi olarak dusunulen Sovyet adami beklenenin aksine sistemin paraziti ve virusu haline gelmistir.
2.2. Kultiir ve Din Tabribati
Sovyet yonetimi, 'Sovyet adami' modelini hayata gecirebilmek ve sosyalist bir toplum olusturabilmek icin yogun ve yaygin bir egitim faaliyeti ile birlikte basin-yayin, sinema, tiyatro gibi kitle etkilesim araclarini en ust seviyede kullanmistir. Buna paralel olarak halklarin tarihi, dini ve kulturel tum gecmisini silmek adina da cok cesitli iradi/cebri yontemler uygulanmistir. Uygulanan en etkili politikalar etnik yapiyi degistirmeye yonelik surgun; din, dil ve kultur degerlerine karsi yurutulen asimilasyon politikalaridir. Once Carlik sonra da Sovyetler doneminde Kafkasya'nin yuzyillara dayanan koklu etnik yapisi uygulanan asimilasyon politikasi ve surgunlerle fena halde hirpalanmistir. Surulen Karacay-Balkar, Qscen-Ingus ve Ahiska Turklerinin topraklarina Gurcu, Rus ve Ermeniler yerlestirilmis ve mallari yagma edilmistir. Isnat edilen suc, Ikinci Dunya Savasi yillarinda "Almanlarla isbirligi yapmak" olmustur. 1943-1957 arasi surgun yillaridir.
Bu surgunlerden bugun ortaya cikan en canli ornek, 1944 yilinda Stalin tarafindan Batum'dan Kirgizistan'in Os kentine surulen Karadenizli Turklerdir. Haber 7 televizyon kanalindan Seyfettin Turksoy'un ilk kez karsilastigi surgun Karadenizlilerin 60 yili askin surgun hayati suresince Turkiye Turkcesini ve Rize kulturunu hicbir degisiklige ugramadan koruduklari gorulmektedir. (Turksoy 2006) Surgunler terk edilen yerlesim yerlerinin iktisaden gerilemesine yol acmistir. Nitekim surgunlerin en fazla yasandigi Kuzey Kafkasya'nin bircok bolgesi surgun sonrasinda iktisaden cokmustur. Ozellikle surulen Kafkasyalilarin sehir, kasaba ve koyleri harabeye donmustur. Surgunden yillar sonra vatanlarina ne kadar insanin dondugu kesin olarak bilinmemektedir. Geriye donenler ise eski koy ve kasabalarina, evlerine degil, komur ocaklarmin ve agir il kamplarmin cevrelerine kurulan iptidai kulubelere yerlestirilmislerdir.
Kafkasya'nin maruz kaldigi en onemli tahribatlardan birisi de kulturel yikimdir. Ozellikle Sovyetler doneminde Rus olmayan milli kulturler tahrip edilmis, dil ve edebiyatta Ruslastinna baslamis, dil islahati adi altinda Rus olmayan milletlerin milli birlikleri parcalanarak kabilelere birer millet; lehcelerine de ayn bir dil huviyeti kazandinlmistir. Edebi diller "milliyetcilik terennum eden ve kapitalizm devirlerinin ideolojisini yasatan dil" olarak damgalanmistir. Onun yerine tercume edebbyaai gelistirilerek, tarihi, milli, edebi mirasi teskil eden butun eserler yakilmistir. Milli maziyi idealize eden eserler, rejimin en siddetli gazabina maruz kalmistir. Asirlik yerlesmis terminolojiler, Arap ve Fars kokenli istilahlar atilarak yerine Rus terimleri kullanma mecburiyeti getirilmistir. "Turk, Iran, Kafkas dillerinde Arap ve Fars tabirleri islam medeniyetinin hakimiyeti neticesinde ortaya cikmis ifadelerdir. Simdi ise sosyalizm medeniyeti devridir ve bu medeniyetin dili de Ekim inkilabinin dili olan Lenin dilidir. Onlar yerine Sovyet Sosyalist kulturunun meydana getirdigi sayisiz kelimeler kabul edilmelidir" anlayisi ile hareket edilmis ve alfabeler Ruslastirilmistir. Musluman Turkler icin dini ve lisani birlestirici rol oynayan musterek Arap alfabesi kaldirilarak, evvela Latin, bilahare Rus Kiril alfabesi tatbik edilmistir. Tipik somurge siyaseti geregi "parcala ve hukmet" mantigiyla davranarak sadece ayri ayri diller icin degil, aym dilin jive ve lehceleri icin bile hususi alfabeler uydurulmustur. (Hizal, 1964).
Bu fikirlerin asil miman olarak, srlik doneminin papazlarindan oryantalist ve aym zamannda bir papaz olan Ilminsky ve Mus tesrik Ostroumov bilinmektedir. Bu dusuncelere karsi cok onceleri Ismail Gaspirali "Dilde, iste, fikirde, din de birlik" parolasiyla cikardigi gazetesinde Osmanlicayi Turk soyundan gelen butun Muslumanlarin ortak dili yapmak icin calismistir. (Ercilasun 1992) Ruslar yaptiklari yeniliklerle bu fikrin de onunu kesmislerdir. Yapilan bir koklu degisiklikle "gramerin zenginlestirilmesi" adi altinda Rus olmayan dillere Rus dili kaidelerini sokmuslardir. Mesela, cumle kurulusu, muzekker ve muennes (erkek/disi) ifade eden takilar, sahis adlarnin sonuna eklenerek Ruslastirilmislardir. Erkek adlarinin sonuna -ov, -ev; kadin adlarinin sonuna da- ova, -eva gibi Rusaa ekler getirilmistir. (Hizal, 1964: 41)
Komunist rejimin Kafkas halkinin sosyal hayati uzerinde yaptigi en onemli tahribatlardan birisi de dine karsi yurutulen kam panyalardir. (hrlik idaresinin yikilisiyla birlikte kurulan Sovyet sisteminde Lenin, yeni sistemin en buyuk rakibi olarak genelde dini, ozelde ise Islam'i ve Muslumanlari gormus ve ortadan kaldirilmalari gerektigine karar vermistir. Ancak Ortacag kalintisi ve menfur bir sistem olarak tanimladiklari dini ortadan kaldinna konusunda Hiristiyanlik ve Muslumanliga karsi farkli politikalar izlenmistir. Farkli direnc beklemedikleri Ortodoks kilisesi 1918-21 yillari arasinda hemen tasfiye edilmistir. (Hizal, 1964:42) Muslumanlar ise ancak uzun ve sistemli bir mucadele ile sindirilebilmistir. Oyle ki, Lenin taraftar toplamak amaciyla baslangicta dini konularda halka gorunuste serbestlik bile tanimistir. Nitekim O, 7 Aralik 1917'de butun Rusya ve Sark Muslumanlarina hitaben, "Camileri... Car hukumeti tarafindan imha edilen siz ey Maveray-i Kafkasya Turk ve TatarlariI Bundan sonna milli ve medeni muesseseleriniz serbest ve masin (korunmus) ilan olunuyor. Milli hayatinizi istediginiz gibi kurunuz. Hatta isterseniz Rusya'dan ayriliniz" demis (Hizal 1961:59; Bala 1991:85) ve boylece zaman kazanarak elini guclendirmistir. Ancak imkan ve firsatlar ele gecer gecmez dini yok etmek icin sinsi planlarini metotlu bir sekilde uygulamaya koymustur. (Yildiz, 2006:292)
Stalin zamaninda da dine baslangicta acikca cephe alinmamis, cebri metotlar yerine daha sinsi politikalar izlenmistir. En cok kullanilan metot; dini temsil makamindaki insanlarin, din adamlari ve dindanlarin sahsi zaaf ve hatalanini buyuterek dine mal etmek ve onlanin sahsinda halki dinden sogutmaya calismak olmustur. Din adamlarmin ozellikle maddi konulardaki zaaflari onlari gulunc duruma dusurecek sekilde ve abartili olarak sinema, tiyatro gibi kultur faaliyetlerinde ve basm-yaymaa dile getirilmistir. Dini kulture hurafeler katilmis, bunlar insanlara din gibi gosterilmistir. Zihinlerin din konusundaki direnci kirilir kirilmaz maddi tahribat baslatilmistir. Dini yaym yapan butun basimevleri devletlestirilmistir. Dini eserler ihtilale aykirilik mulahazasiyla ortadan kaldirilmis, Arap harfleri ilga edilmis, dini islerde faal olan saluslar; tembellik, istismarcilik, gericilik ve aksi inkilapcilik gibi sifatlarla damgalanarak imha edilmistir. Medrese ve camilen kapatilmis, tahrip edilmis veya sinema, tiyatro, depo, dinsizlik muzesi, Allahsizlar kulubu vs. olarak kullanilmistir. Islam'in namaz, oruc, kurban, hac, sunnet gibi butun gorunen merasim ve faaliyetleri takibe alinmis, Muslumanlar dinlerini mudafaa ve yaymak imkanlarindan yoksun birakilmislardir. Mahdut miktardaki turistleri ve hur islam ulkelerinden gelen devlet adamlarmi aldatmak maksadi ile bir iki cami acik birakilmiltir. islam dini sadece folklorik ve sembolik bir rituel haline gelmistir.
Sovyet cografyasinda tahrip edilen yalniz dini degerler olmamis, evrensel ahlaki ve insani degerler de yipratilmistir. Bu sekilde bir taraftan dinden sogutulan, diger taraftan da egitimin hen kademesinde ateizm dersini okumak zorunda kalan insanlar, artik kendiliginden mabedin yolunu unutmuslardir. Dine karsi takinilan bu olumsuz tavir ve dine ilgi gosterenlerin maddi-manevi mueyyidelerle toplumdan soyutlanmasi sonucu Sovyet toplumunda dinin tesiri en aza inmis, ateizmin hakimiyeti tesis edilmistir. Sonucta, koca Sovyet cografyasinda Buhara'daki MirArap Medresesi ve Taskent'teki El-Buhari Medresesi disinda hicbir dini egitim kurumu kalmamistir. Bu iki medresenin birakilma sebebi ise, Musluman ulkelerde faaliyet gosterecek komunist ajani yetistirmek olmustur. Halbuki Sovyet rejiminden once, yalniz Buhara'da 185 medrese, 1900'lerde Turkistan bolgesinde 336 medrese bulunmaktaydi. (Hizal, 1964; Hayit 1987) Dahasi, bu iki medrese ile birlikte birakilan birkac cami, Sovyetlerdeki din ve vicdan hurriyetinin delili olarak gosterilmistir.
2.3. Kuzey Azerbayean Ornegi
Kuzey Azerbaycan, Kafkasya'da yasayan Turklerin en yogun oldugu bolgelerden birisi olarak dikkat ceker. Aslinda Azerbaycan, sadece bugunku sinirlarla cevrili olan bolge degildir. O, Aras Nehri'nin guneyinde kalan Iran'in kuzeybatisi ile Hazar Denizi'nin guneybati sahillerinden baslayarak Tebriz Erdebil, guneyde Musul ve Kerkuk'e kadar uzanan genis cografi sahadir. Bu genis bolgede yasayan Turk Oguz boylanna Azeri denir. 1828 Turkmen (say Antlasmasi'yla ikiye bolunen Azerbaycan'in guneyinde cogunlugu Sunni olan 17 milyonun uzerinde Turk yasamaktadir ki bugun yogun bir Iran baskisi altindadir. (Zaim, 1993: 64) Aras'in kuzeyinde kalan bolge ise bugunku Azerbaycan'dir. Bunlann ise %70 Iii olup Caferi kolundandir. Dagistan'da yasayan Turkler ise Sunni olup cogunlugu Safii mezhebindendir. Kafkasya Siilerinin dini merkezi Baku'dedir. Seyhulislamin Ehl-i Sunnet'ten hanefi bir muftu yardimcisi vardir. (Allahsukur Pasazade 1410/1991; Y11diz 2006: 331) Bu dini yonetim eski Sovyetler Birligi doneminde sosyal ve iktisadi faaliyetten mahrum edilmis, kendilerine ait vakiflari ve ser'i hukum cikarma yetkileri elinden alinmisti. Yeni donemde ise bu idare yeni duruma kendisini adapte etmeye calismaktadir.
1920'den itibaren Hac farizasinin ifasi ve Siilerin Iran ve Irak'taki kutsal yerleri ziyaret etmeleri yasaklanan Azerbaycan'da 1924'te geleneksel ser'i yonetim kaldirilmistir. 1928'de ise butun medreseler kapatilmis ve 1930'a kadar butun vakiflara el konulmustur. 1929'da Arap alfabesi kaldirilmis, 1936'da Azerbaycan'in Bolsevize edilmesinden sonra Azerbaycan Muslumanlarinin diger Musluman ulkelerle iliskileri tamamen kesilmistir.
Azerbaycan Turku'nun oldukca uzun suren esaret hayati, Carlik Rusyasi'nin Guney Kafkasya'da inmesi ve Azerbaycan'in bolunmesiyle baslamistir. 170 yillik bir sure icinde ozellikle Bolseviklik doneminde uygulanan din aleyhtari politikalar sonucunda islam dini buyuk kayiplara ugramistir. Medreseler ve camiler kapatilmis, din ile mesgul olanlar ve bilginler siddetli cezalara carptirilmistir. 1920% yillarin sonu ve baski yillarinda bu takip daha da siddetlenmis, neticede bircok gunahsiz aydin gibi, din alimleri de ya kursuna dizilmis ya surgun edilmis ya da hapse atilmistir. Gecmis asirlarin tarihi mimarlik abideleri olan camilerin cogu bakimsizliktan harap olmus ve kullanilamaz hale gelmistir. Halbuki bu abideler ve katledilen ulema; Azeri halkinin tarihi, kulturel ve manevi hayatinin sekil almasinda ve islam dininin dogru istikamette gelismesinde, yanlis bilgi ve hurafelerden arinmasinda onemli rol oynayabilirdi. Bugun Azerbaycan halki kaybettiklerinin acisini cekmektedir. Azerbaycan Seyhulislami Allahsukur Pasazade bir konusmasinda su hususa pannak basmaktadir:
"7 milyonluk bir milletin son zamanlara kadar yalnizca 18 camisi vardi. Medreseleri ve dini egitim ocaklari ise yerli-koklu tarihin karanliklarina gomulmustu. Azerbaycan her yil birkac ogrenciyi ilahiyat tahsili icin Ozbekistan'a gonderebiliyordu. Son zamanlarda 19 caminin yeniden acilmasinin dinimizin gelismesinde donum noktasi olacagini umit ediyoruz. Bu yil (1989) Baku'de acilan medreseye 100'den fazla muracaat olmus. Ancak 21'i kabul edilebilmistir. Bunlar arasinda Acarlar ve diger milletlerin temsilcileri de vardir". (Allan 1990:72-73)
Azerbaycan sairi Ahmet Cevad (O. 1937) bir siirinde (Oguz 1981: 160) Azerbaycan'in o perisan yillarini su misralariyla ozetlemistir: Sordum garip minareden Aksam olmus, ezan hani? Baykus konmus minberlere, Diyen hani, duyan hani?
Uzun yillar Komunist Partisinin bir uyesi olan Lezgilerden Navruz Nezirov'un, "Men fikirlesirem ki peygamber, Kur'an-i Kerim, peygamberin kelamlari, hadislerini bize kadagan edenler bizden ne isteyirdiler? (Ben simdi dusunuyorum, Peygamberimizin (as) hadislerini ve Kur'an-i Kerimi bize yasak edenler biz Muslumanlardan ne istiyorlardi?)" (Nezirov 1993; Yildiz, 2006: 292) sozu, yavas yavas kendine gelen Sovyet Muslumanlarinin saf ve masum ruh halini cok guzel yansitmaktadir.
Kafkasya istiklal mucadelelerinde, sufi tarikatlarinin basmdan beri cok buyuk rolu olmustur. Bu tarikatlar ayni zamanda dini hayatin canli kalmasina da yardimci olmustur. Ozellikle Dagistan ve Cecenistan Naksibendi ve Kadiri tarikatlarinin en yogun oldugu bolgedir. Naksibendi tarikati Dagistan'da koklesmis olmasina ragmen bati Kafkasya'ya girememistir. Tarikat teskilati Cecenistan'in Islamlasmasinda onemli bir rol oynamistir. (Barlas 1990: 17-18)
Bugun Cecenlerin Ruslara karsi direnmelerini saglayan en onemli faktorlerden biri bu toplumda yaygin olan Kadiriliktir. Gu numuz Azerbaycan'inda ise tasavvuf Iran'in etkisi altindadir. Bugun itibariyle sadece jSii seyhlerinin turbelerini ziyaret gelenegi olarak kalmis bir pir inanci oldukca yaygindir. Bu, ayni zamanda 200 yila yakin suren Cerlik ve Sovyet rejiminin baski ve tahribati sonucunda islam inancinin sosyal hayata yansimasinin ne hale geldiginin pratikteki acik bir ornegidir.
3. SSCB SONRASI KAFKASYA
Sovyetlerin cokusu ile birlikte Kafkasya'da yeni bir donum baslamistir. '90'li yillarin baslarinda Rusya Federasyonu dahil olmak uzere hizli bir dila acilma ve oz kultur degerlerine geri donme hareketi yasanmistir. Demokrasi ve piyasa ekonomisine dayali yeni bir sosyal, siyasi ve ekonomik sistem bolgede vucut bulmaya baslamistir. Dini hayat canlanmaya baslamis, cami ve kiliseler faaliyete gecmistir. Bolgede Turk ozel tesebbusu eliyle cok sayida okullar acilmistir. Ancak kisa sure sonra patlak veren Cecenistan savasi Kafkasya'nin Rusya Federasyonu sinirlari icinde kalan kisminda sozu edilen gelismelere agir bir darbe vurmustur.
Bugun Kafkasya'nin hemen her tarafinda hakim dil Ruscadir. Rusca Kafkasya genelinde yaygin egitim dili fonksiyonunu da surdurmektedir. Latin alfabesine gecmis olan Azerbaycan'in bugun bircok okulunda hala Rusca egitim verilmektedir. Kafkasya'da mahalli dillerde egitim veren okullar da vardir. Ingilizce hizla yayginlasmakla birlikte Turkce Ruscadan sonra bolgenin ikinci yaygin dili durumundadir. Turkce en cok Azerbaycan, Nahcivan, Dagistan, KaracayBalkarlar, Ermenistan-Turkiye sinirlarina yakin bolgede, bir de Gurcistan'in Azerbaycan ve Turkiye sinir bolgelerinde konusulmaktadir. Dagistan'in bazi kesimlerinde, Arapca bilen kisilere de rastlanmaktadir.
Carlik doneminde Dagistan'da 2000 ci - varinda olan cami sayisi Sovyetler dagildiginda 24 olarak tesbit edilmistir. 199Vdan itibaren yaklasik 1000 cami insa edilmis, yuzlerce cami de yeniden onarilmistir. Su anda Dagistan'da 1500 civarinda cami bulunmaktadir. Dagistan'in baskenti Mohackale'de Turk hayirseverler tarafindan yaptirilan 7500 kisilik Yusuf Bey Cami, 28 Temmuz 1996 tarihinde Mevlid Kandili gunu ibadete acilmistir. (http://www.kafkas.org.tr/ajans/06.02.2001, 05.12.2006 ). Hala camiye cevrilmeyi bekleyen cok sayida eski eser vardir.
Ekonomik acidan bolge halki adeta zengin madenlerin fakir bekcileri gibidir. Yillarca Bolsevikler bu halklarin oz servetle rini somurmuslerdir. Yeralti ve yer ustu zenginlikleriyle buyuk onem arz eden Azerbaycan, Baku-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattinin faaliyete gecmesiyle dunya ile butunlesme yolunda onemli bir adim atmistir. Bolgenin bagimsiz ulkeleriyle yapilan her turlu ekonomik, siyasi ve kulturel anlasmalarin uygulanmasinda agir davranilmamasi onem arz etmektedir.
Bolgede 1917'den itibaren yetmis yilin verdigi agir tahribat sonunda yikilan ya da bakimsizliktan gocen binlerce mabet vardir. Bunlarin yerli halk tarafindan yeniden insasi veya tamri mumkun degildir. Eski Sovyetler Birligi hakimiyetinde kalan Kafkasya dilinda da durum boyledir. Yapilacak anlasma ve imzalanacak protokollerle bu camiler, gonullu kuruluslarin destegiyle tamir ettirilmeli veya yenisi yapilmalidir. Cami insaati konusunda Turkiye Diyanet Vakfi'nin Azerbaycan'da yaptirdigi ve ibadete acilmis ornek birkac camisi gosterilmekle beraber, bunlarin ihtiyaci karsilasmaktan cok uzak oldugunu belirtmeye ihtiyac yoktur.
Avrupalilar Kafkasya'ya her zaman ilgi duymuslardir. Almanlar, Fransizlar ve Ingilizler bolgede arastirmalar yapmakta ve pro jeler gelistirmektedirler. Bu projeler ekonomik faaliyetlerin yani sira sosyal, kulturel ve dini faaliyetleri de icermektedir. Ozellikle Almanlarin yogun bir misyonerlik faaliyetinde bulunduklari gozlemlenmektedir. Bugun Kafkasya'da ozellikle Turk halklarinin, yogun misyonerlik faaliyetlerine muhatap oldugu gorulmektedir. Bolgenin fakirliginden yararlanan misyonerlerin ucretsiz Inciller dagitip, beraberinde degerli hediyeler verdikleri, dagitilan Incil sayisinin yuz binleri gectigi gazete haberlerine konu olmaktadir. 16 Kasim 1996 tarihli Zaman Gazetesi'nde Baku kaynakli bir Haberde Azerbaycan'da faaliyet gosteren 10'un uzerinde Hiristiyan kurulusunun dini yaymak amaciyla 20 milyon dolar kadar harcama yaptigi bildiriliyor. Haberde, Azerbaycan Genclik Teskilatlari Konfederasyonunca yapilan arastirmaya gore, misyonerlerin 2000 yilina kadar nufusun % 20'sini Hiristiyanlastirmayi hedefledigi belirtilmektedir. Misyonerlerin, bu hedefe ulasabilmek icin ulkeye 100 bini alkm kitap ve 175 bin adet cesitli gazete getirdikleri one surulmektedir. Arastirma sonuclariyla ilgili aciklamada son yillarda 5 bine yakin Azeri'nin Hiristiyanligi kabul ettigine de isaret edilmektedir. (Zaman, 16 Kasim 1996; Tezadlar Gazetesi, 13 iyun 1997) Dagistan'da da Vehhabilerin faaliyetleri gazete haberlerine konu olmaktadir. (Kinmli 1998; Zaman, 3 Eylul 1998)
Bolgede Rusya'nin vazgecemeyecegi, federasyonun ekonomisi acisindan son derece onemli yeralti ve yerustu zenginlikleri vardir. Bolge halklari ile birlikte Rusya'nin bu kaynaklardan verimli bir sekilde yararlanabilmesi icin bolgede adil ve kalici bir cozume ihtiyac vardir. Hem Turkiye hem Rusya'nin elinde bu bolgede barisi temin edebilecek yeterli potansiyel ve kazanimlar mevcuttur. Turkiye'nin AB'ye yakinligi ve uyelik cabalari, Islam ulkeleriyle olan dini, kulturel ve tarihi baglari, Asya'daki Turk halklariyla olan soy ve din birligi ve tum dunyada 10-15 yildan beri basarili bir sekilde egitim faaliyetlerini surduren Turk kolejlerinin de olusturdugu bans adaciklari Turkiye'nin sahip oldugu avantajlardir. Turkiye'nin Turk cumhuriyetleriyle var olan kulturel baglarina karsilik Rusya'nin da bu cografyada Sovyetler doneminden kalan zengin muktesebati bulunmaktadir. Karsilikli bu birikimler bu cografyadaki mevcut sorunlann cozumunde iki ulkeye de gorev ve sorumluluk yuklemesinin yani sira buyuk kolayliklar saglamaktadir. Her iki ulke de uluslararasi camianin huzurunda tarihi sorumluluklarinin bilinciyle hareket etmek zorundadir. Gecmiste yasanan tatsiz tarihi olaylari gundeme getirmeden bu muktesebat iyi kullamlarak yeni bir TurkRus ittifaki olusturulabilir. Bu ittifak ayni zamanda dunya dengelerini degistirecek bir guc merkezi de olusturabilir. Boyle bir ittifak tek kutuplu dunyada hem Turkiye'nin hem de Rusya'nin menfaatlerine daha uygundur. Rusya'nin bunlari goz onunde bulundurarak Turkiye ile iliskilerini bolge ve dunya barisi adina gelistirmeye istek ve ozen gostermesi gerekmektedir. Bize oyle geliyor ki, boyle bir yakmlasmadan rahatsiz olan bazi gucler Beslan'da kanli okul baskinini duzenlemisler ve yuzlerce masum cocugun olumune sebep olarak, bu olay bahanesi ile Putin'in planlanan Turkiye ziyaretinin ileri bir tarihe ertelenmesini saglamislardir.
Kafkasya bolgesinde kalici bir baris ancak Turkiye ve Rusya'nin isbirligi ile saglanabilir. Bolgeye dis guclerin mudahalesine firsat vermeden iki ulke kendi arasinda Kafkasya ile ilgili birikmis sorunlari cozmelidir. Bolgede her iki ulkenin hem siyasi hem kulturel yonden vazgecilemez baglari bulunmaktadir. Cesitli tarihlerde Kafkasya'dan Turkiye'ye goc eden ve bircoklarmin akrabalari Kafkasya'da kalan milyonlarca Kafkasya kokenli insan yapmmaktadir. Bu insanlar bir sekilde oradaki akrabalari ile cok sik irtibat halinde olmasalar bile yakinlik hissetmektedirler. Ata yurtlarmi hicbir sekilde unutmamislardir. Bu insanlar devletin cesitli kademelerinde gorev yapmaktadir. Kurduklari kulturel dayamsma dernekleriyle siyasi iradeyi zorlayabilecek sivil toplum kuruluslari da olusturmuslardir. Bunlarin olusturdugu kamuoyu baskisi bazen asilamayabilecek noktalara varabilmektedir.
4. SONUC VE sRILER
Sovyet sisteminin bir 'Sovyet adami' modeli ve bu model uzerinde bir sosyalist toplum olusturma cabalari amacina ulasama mistir. Bu amaca ulasmak icin gecmisi silme adina yurutulen din, dil, tarih ve kultur tahribati, tip terimiyle, bu degerleri komaya sokmus, fakat oldurememistir. Bu realitenin isiginda calismamizdan elde edilen en onemli sonuc, kultur degerleri ve dini inanclarin baski ve zor kullanilarak ortadan kaldirilmasinin mumkun olmadigi, yuzyillar icinde toplumlarin iliklerine kadar islemis olan manevi degerlerin ancak dis tezahurleri olan maddi eserlerinin tahrip edilebilecegi, kultur koklerinin ise tamamen yok edilemeyecegi gercegidir. Nitekim Cerlik ve Sovyet Rusyasi donemlerinde yapilan akil almaz baskilar bu cografyada yasayan dinleri yok edememis, milli kulturleri ortadan kaldiramamistir. Toplumlarin manevi degerlerine yapilan baskilar toplumlar arasinda dusmanlik tohumu ekmekten baska bir sonuc vermemistir.
Sovyetler Birligi, tarih sahnesinden cekilirken gerisinde baska hic bir imparatorlukta benzeri olmayan, tarihin en kotu sosyal ve kulturel enkazini birakmistir. Kafkasya bu tahribattan en fazla payini alan bolgelerden biridir. Onarilma sureci baslamis olan bu tahribatin izlerinin ortadan kaldirilmasi daha cok uzun zaman alacaktir. Sovyetler Birliginin mirascisi olan Rusya'nin bu bolgedeki kulturel tahribati onarma konusunda buyuk bir sorumlulugu bulunmaktadir. Rusya'ya dusen asgari gorev, uluslararasi insan haklari cercevesinde Kafkas halklarinin dis dunya ile irtibatini saglamak ve onlarin kulturel rehabilitasyonlarina destek olmaktir. Bu yonde atilacak adimlar Islam Konferansi Teskilati'na katilmak isteyen Rusya'nin onunu acacak, onu Islam dunyasina yaklastiracaktir. Kafkasya'da hem Turkiye'nin hem de Rusya'nin tarihi, siyasi ve kulturel anlamda musterek paydalari ve tarihi derinlikleri var dir. Bu onemli tarihi muktesebat iki ulke arasinda rekabetten ziyade bolgesel guc birligi adina degerlendirilmelidir. Dunyanin buna ihtiyaci bulunmaktadir. Iran'i da goz ardi etmeyen bir Turkiye-Rusya siyasi isbirligi, Turkiye-Ermenistan, Ermenistan-Azerbaycan ve Karabag, Gurcistan ile Ahiska Turkleri, Abhazya, Kuzey-Guney Osetya, Cecenistan, Irak ve Kibris gibi bolge meselelerinin cozumunde de onemli rol oynayabilecek potansiyele sahiptir.
Kafkasya'ya karsi Turkiye'nin de buyuk sorumluluklari vardir. Turkiye'de yasayan milyonlarca Kafkas kokenli vatandas bulunmaktadir. Turkiye bolgenin onemli merkezlerinde diplomatik temsilcilikler bulundurmali ve bu temsilcilikler kultur ve din ataselikleriyle desteklenmelidir. Buralarda atilan Turk okullari ve calisan personeline her turlu destek saglanmalidir. Burokratik islemler kolaylastirilmalidir. Turkiye ile Kafkasya arasindaki iliskileri gelistirmede bolge insaninin dilini, kulturunu bilen ozellikle Kafkas kokenli iyi yetismis elemanlar on plana cikarilmalidir. Turkiye bolgeden yeterli sayida ogrenci kabul etmeli ve onlara ucretsiz egitim imkanlari saglamalidir. Orta Doguda atilan yanlis bazi adimlar bu bolgeyi harabeye ve yangin mahalline cevirdigi gibi ondan daha karmasik yapiya sahip Kafkasya'da atilabilecek her hangi bir yanlis adim daha kotu sonuclar dogurabilir.
Kaynaklar
Aslan, Yasin (1990), Bugun Azerbaycan'da Pantiirkizm ve Panisldmizm, Istanbul.
Baddeley, John F. (1989), Ruslarin Kafkasyayi Istilasi ve Seyh Samil, (Cev. Sedat Ozden), Istanbul: Kayihan Yayinlari.
Bahnikin, A. (1987), Ateistin Cep Lugati, Azerbaycan, Baku.
Bala, Mirza Mehmetzade (1991), Milli Azerbaycan Hareketi, Ankara: Azerbaycan Kultur Dernegi Yayinlari.
Barlas, Cater (1990), Kafkasya'nin Kurtulus Mucadelesi, Istanbul: Kitabevi
Berkok, Ismail (1958), Tarihte Kafkasya, Istanbul.
Bice, Hayati (1991), Kafkasya'dan Anadolu'ya Gocler, Ankara: Turkiye Diyanet Vakfi.
Bonner, William (2003), Wiggin, Addison, Financial Reckoning Day: Surviving the Soft Depression of the 21st Century, New Jersey: John Wiley & Sons, Inc. Hoboken.
Degoev, Vladimir (2004), "The Caucasus: Between Three Empires", International Affairs: A Russian Journal of World Politics, Diplomacy & International Relations, , Vol. 50, Issue 1, p. 166-175. (AN 12659121)
Evliya Celebi (1980), Seyahatname, VII, Istanbul.
Grigoriantz, Alexandre (1999), Kafkasya Halklari Tarihi ve Etnografik Bir Sentez, (Cev. Dogan Yurdakul), Istanbul: Sabah Kitaplari.
Hayit, Baymirza (1987), Sovyetler Birligi'ndeki Turklugun ve Islam'm Bazi Meseleleri, Istanbul: Turk Dunyasi Arastirmalari Vakfi.
Hizal, Ahmet Hazer (1961), Kuzey Kafkasya, Ankara: Orkun Yayinlari. Hizal, M. Zihni (1964), Kuzey Kafkasya'da 1944 Yili Toptan Surgun ve Katliam (Genocide) Faciasi, Ankara.
http://news.scotsman.com/international.cfm?id=2434192005 (27.01.2006)
http://prisonplanet.com/articles/december2005/211205warriors.htm, (27.01.2006)
http://prisonplanet.com/articles/december2005/211205warriors.htm, (27.01. 2006)
http://www.infowars.com/articles/science/ stalin_ape_men_super_warriors.htm?id=2434192005, (27.01. 2006) http://www.kafkas.org.tr/ajans/06.02.2001 %20bir%20elifba%20ya% 20bile%20ihtiyac%20var.html, (05.12.2006.
http://www.zeropaid.com/bbs/showthread.php?t=34409, (27. 01. 2006)
Jersild, Austin (2002), Orientalism and Empire: North Caucasus Mountain Peoples and the Georgian Frontier, 1845-1917, , Canada: McGill-Queens :University Press.
Kirimli, Hakan (1998), Cecenistan'da Ic Kriz", Zaman, 25 Temmuz 1998.
Kurat, Akdes Nimet (1972), IV-XVIII. Yuzyillarda Karadeniz Kuzeyindeki Turk Kavimleri ve Devletleri, Ankara.
Kuzgun, Saban (1993), Hazar ve Karay Turkleri, Ankara: Ally Matbaacilik, 2. Baski.
Mayer, Tom (2002), "The Collapse of Soviet Communism: A Class Dynamics Interpretation", Social Forces, March, Vol. 80, Issue: 3, (URL ve daimi link: http://search.epnet.com/direct.asp?an=6394789&db=aph). Nezirov, Nezir (1993), "Peygamberi Yadima Saldim", Azerbaycan: Qusar, Lezgice, Qizil Qusar, 26.12.1993.
Oguz, Muslim (1981), Nisan Aglar Mayisa, Manisa.
Ozsoy, Ismail (1996-97), "Diller ve Milletler Okesi: Dagistan, Sosyo-Kulturel Bir Analiz", Avrasya Etudleri, Cilt: III, Sayi: 4, ("Dagestan: A Varied Spectrum of Languages and Peoples A Socio-Cultural Analysis", Eurasian Studies, TICA, Vol: 3, No: 4, Ankara: Winter, pp. 41-64). Ozsoy, Ismail (1997), Dagistan'in Sosyo-Ekonomik Tarihi, Izmir, Kaynak Yayinlari, (ISBN 975-7388-24-6).
Pasazade, Allahsukur (1410/1991), Kavkaz'da Isldm, Baku.
Tezadlar Gazetesi, 13 iyun 1997, Baku, Azerbaycan.
Turksoy, Seyfettin (2006), "Turksoy'la Ipekyolu", Haber 7, 02.12. 2006.
Yildiz, Muharrem (1995), "Turk Hazar'da Yahudi Komsular", Aksiyon, Sayi: 49, Istanbul.
Yildiz, Muharrem (2006), Dunden Bugune Kafkasya, Istanbul: Yitik Hazine Yayinlari, (ISBN 975- 00368-7-5).
Zaim, Sabahaddin (1993), Turk ve Islam Dunyasinin Yeniden Yapilanmasi, Istanbul.
Zaman, 16 Kasim 1996,