Cities are not gender neutral: a feminist critique of the production of urban spaces in Turkey/Kentler toplumsal cinsiyetsiz degildir: Turkiye'de kentsel mekanin uretiminin feminist bir elestirisi.
Yucesahin, M. Murat ; Yazgan, Pinar
Cities are not gender neutral: a feminist critique of the production of urban spaces in Turkey/Kentler toplumsal cinsiyetsiz degildir: Turkiye'de kentsel mekanin uretiminin feminist bir elestirisi.
Abstract
Contemporary cities and their socio-spatial structures are premised
on the separation of home and work, the segregation of public and
private space, and the gendered divisions of labour, they are designed
in ways that thus feminist scholars argue that it help to sustain gender
inequalities to the disadvantage of women. Feminist geographical
research mainly examines the spatial constrains women face in their
daily activities and the resulting difficulties in accessing parts of
the city. In the relevant literature, these man-made environments are
argued to be planned primarily by men from a male perspective and
through the intrinsic nature of neo-liberal urban policies. This study
aims to contribute a critical feminist analysis and a methodological
approach to the debates on gendered spaces of cities, focusing on the
Turkish context. In the present study, first, we explore the global and
local spatial processes of male-dominated environment. And then, through
critical discourse analysis, we examine the ways Turkey's cities
are shaped by gendered assumptions in the design and management of the
built environment. The findings of the analysis indicate that neoliberal
transformation and its urban policies not only play important roles in
the production of gendered urban spaces, but also they legitimize gender
inequalities in using or accessing urban spaces of individuals.
Keywords: cities, neoliberalism, discourse and space, feminist
geography, Turkey.
Oz
Feministlerin one surdugu gibi; cagdas kentler ve onlann
sosyo-mekansal yapilan, sanayi sonrasi toplumlarda ev ve is, kamusal ve
ozel mekanin ayrismasini takiben uretim ve yeniden uretim
sorumluluklarinin toplumsal cinsiyete gore bolunmus olmasindan oturu
toplumsal cinsiyet esitsizliklerini (kadinlarin aleyhine olacak sekilde)
surdurulmesinde ve yeniden uretiminde onemli bir yere sahiptir. Feminist
cografya arastirmalari kadinlarin gunluk yasamlannda karsilastiklari
mekansal kisitlari ve kentin bolgelerine erisim zorluklarini
arastirmaktadir.Ilgili alanyazinda, cevrenin erkek bakis acisiyla ve
neoliberal kent politikalarinin kendine ozgu dogasi vasitasiyla bizatihi
erkekler tarafindan planlanmakta oldugunu one surulmektedir. Bu calisma,
Turkiye ozelinde, kentlerin cinsiyetlenmis mekanlari hakkindaki
tartismalara elestirel feminist analizle katki saglamayi amaclamaktadir.
Calismada erkek egemen cevrenin kuresel ve yereldeki mekansal surecleri
incelenerek cinsiyetci bakis acisinin insa edilmis cevrenin tasariminda
ve yonetiminde Turkiye kentlerini bicimlendirme tarzi elestirel soylem
analiziyle ele alinmaktadir. Analiz bulgulari neoliberal donusum ve buna
bagli kentsel politikalarin cinsiyetlenmis kentsel mekanin uretiminde
onemli bir rol ustlendigi ve ayrica bireylerin kentsel alanlara kullanim
ve erisimindeki cinsiyet esitsizliklerini mesrulastirdigina isaret
etmektedir.
Anahtar Kelimeler: kent, neoliberalizm, soylem ve mekan, feminist
cografya, Turkiye.
Giris
Cagdas cografya disiplininin en onemli terimi durumunda olan
'mekan', fiziksel /dogal cevre ile yapili cevreyi esas
almaktan ziyade 'sosyal mekan'in (Anthamatten & Hazen,
2010) uzerinden kavramsallastinlir. Bu baglamda Akpinar vd.'nin
(2009: 11) belirttigi gibi mekan, toplumsal iliskiler, kultur, deger ve
normlardan bagimsiz ve bos bir cografi oge degildir. Mekanin
iliskiselligi, onun bedenden kuresel olcege kadar tum toplumsal
iliskiler icin bir aksiyon alani olmasiyla ilgilidir (Lefebvre, 1991;
Benko & Strohmayer, 1997; Richardson & Jensen, 2003). Mekan,
cesitli esitsizlik bicimlerinin ve ikiliklerin (karsitlik
kategorilerinin) uretilip tanimlandigi toplumsal iliskileri barindirir
ve bunlari yeniden uretir (Knox & Pinch, 2010; Yucesahin, 2016).
Siyah-beyaz, yoksul-zengin, kirkent, kadin-erkek ve ozel-kamusal
ayrimlarinda oldugu gibi mekan, sosyal gruplar arasinda insa edilmis
olan, birbirine karsit ikiliklere gore yapilanarak politikalarin
etkisini de barindirir (Lefebvre, 1991; Benko & Strohmayer, 1997).
Knox ve Pinch (2006) de calismalarinda, mekan ve toplumsal cinsiyet
arasindaki bu guclu iliskinin bir yansimasi olarak kentsel sosyal
cografya arastirmalarinda yayginlikla konu edinilen ozellikle
kadin-erkek ayrimini ureten heteroseksuel erkek baskinligini ve bunun
olusturdugu esitsizlik bicimlerinin onemine dikkat cekmektedir.
Brenner ve Theodore'un (2002: 375) belirttigi gibi kentler,
neoliberal yeniden yapilanmanin konuslandigi yerler olmakla kalmayip,
bilakis son otuz-kirk yildir neoliberalizmin yeniden yapilanma ve
yeniden uretildigi merkezlerdir. Bunu belirgin kentlesme sureci geciren
neoliberalizmin kentlerdeki kurumsal yenilikleri, politikideolojik
projeleri ve bir dizi politika deneylerinden (Brenner & Theodore,
2002) anlamak mumkundur. Hatta neoliberalizmin yeniden yapilandirmakta
oldugu bugunun kentlerini toplumsal cinsiyet esitsizliklerini de
icerecek sekilde politik ve ideolojik stratejileri barindiran yeniden
uretim1 ve aksiyon mekanlari olarak da tanimlamak mumkundur. Ornegin
toplumsal, kulturel, ekonomik ve politik anlamlarla donanmis
'Afrika', 'Orta Dogu', 'Bati',
'Avrupa' gibi ilk etapta fiziksel mekan olarak algilanabilen
yer isimleri, esitsizlik perspektifinden bakildiginda dunyadaki mekansal
kutuplasmalari, avantajli veya dezavantajli yerlerin ve bolgelerin
varligini akla getirmektedir. Ornegin Afrika, siyahi irkin ve kadinin
dusuk statusunun yaygin oldugu bir bolge olarak belirirken, Orta Dogu
catismanin, eril tahakkumun ve yine kadinin dusuk statusunun
yayginligiyla ozellesmektedir. Hatta Moghadam (1993: 112), Orta
Dogu'daki aile, din ve devlet yapilari arasindaki guclu iliskiden
yola cikarak bu bolgedeki pek cok ulkeyi politik rejimlerine istinaden
'yeni-patriyarkal devletler' olarak tanimlamaktadir. Dunyanin
her tarafina egemen olan patriyarkal yapi, ona bagli olarak tureyen
toplumsal cinsiyet esitsizligi ve yarattigi sorunlar, egemen
ideolojilerce mesru gorulerek bir bicimde sorun olmanin disinda
tutulmaktadir (Cornwall vd., 2008) (Sekil 1). Turkiye'nin de en
onemli toplumsal sorunlari arasinda yer alan ve baska pek cok
sosyo-ekonomik sorunla yakindan iliskili olan toplumsal cinsiyet
esitsizligini cesitli yaklasimlarla arastirmak gittikce onem
kazanmaktadir. Bu baglamda Turkiye'deki yapili cevrede erkek-
merkezliligin ve etno-merkezliligin kokenlerine odaklanip erkek ve
kadinlann yapili cevreyle baglantisina temel olusturan kulturel yapinin
anlasilmasi onemli bir gerekliliktir. Cunku neoliberal yaklasimlar,
kulturel yapi icerisinde kabul gormus uygulamalardaki esitsizlikleri
sorunsallastirmaktan ziyade bu uygulamalan toplum onayini almak icin
daha da abartarak yeri geldiginde bir mekan duzenlemesinde, yeri
geldiginde bir kutlamada renk, susleme, aynsma vb. unsurlan asinliklar
olarak karsimiza cikarmaktadir. Zaten kultur icerisinde varolan
esitsizlikler, kimi zaman bir politika kimi zaman bir satis stratejisi
olarak abartilarak, taktir ve kabul gorerek yeniden uretilmektedir.
Yeniden uretim, Robertson'un (2012:190) belirttigi gibi,
kuresellesmeyle birlikte ozellikle satis stratejilerinde neoliberal
temelde uretilen yerelliklerle baglantilidir. Bu acidan bakildiginda,
neoliberal yaklasimlann yerelde karsilik bulmak amaciyla yerelin
icerisinde bannan esitsiz yapilanma ve iliskileri torensel ve sasali bir
kilifla bir meta olarak sundugu anlasilabilir. Bu nedenle neoliberal
politikalann stratejileri yerele ozgu farkliliklari ve esitsizlik
bicimlerini de cogu kez ustu ortuk bir bicimde kucaklamaktadir.
Bu makale esitlikci bir yasami insa etmeye katki saglayabilecek bir
cikti olusturmayi, toplumsal iliskileri ve bunun duzenini denetleyen
egemen ideolojileri, toplumsal cinsiyet pratiklerini mekan ve soylem
odaginda incelemeyi amaclamaktadir. Bu calismanin odagini sosyal
mekandaki toplumsal cinsiyet esitisizligi olusturmaktadir. Calismada
toplumsal cinsiyet esitisizligine ozgu mekansal pratikler ve ogeler,
sosyoloji ve beseri cografya disiplinlerinin guncel paradigmalari
isiginda ele alinarak kentsel mekanin nasil cinsiyetlenmekte oldugu
analiz edilmektedir. Turkiye'deki kentsel mekanin organizasyonunda
ve yeniden uretiminde neoliberalizmin ve eril-yerel ideolojinin rolu
elestirel soylem analiziyle cesitli ornekler uzerinden incelenmektedir.
Teorik Cerceve: Neoliberalizm, Mekan ve Kent
Pek cok disiplinin alanyazininda yaygin bir kullanima sahip olan
neoliberalizm terimi, Cornwall vd. (2008) ile Molyneux (2008)'un da
degindigi gibi, aslinda cok sayida seyi kapsayan karmasik bir kavramdir.
Neoliberalizm, ozunde, bir sosyo-ekonomik sistemi belirten ama
bunyesinde ekonomi politikalarina dair cesitli turden yaklasim ve
ideolojiyi barindiran bir sete karsilik gelmektedir. Bu terimin
kavramsallastinlma pratikleriyle ilgili tartismalar bir yana
birakilirsa, neoliberalizme ozgu surecin ilerleyisi ile ilgili uc temel
nokta dikkat cekmektedir. Bunlardan ilki, 1970'ler ve
1980'lerde piyasa koktenciligi uzerine temellenen neoliberalizmin
1990'lardan bu yana beseri alana olan etkisine istinaden,
uluslararasi alanyazinda toplumsal icerikle daha cok tartisilmasi ve /
veya elestirilmesidir (Cornwall vd., 2008: 1). Ikincisi, alanyazinda
kullanimi gittikce artan 'neoliberalizmin kentlesmesi'
teriminden anlasilabilecegi gibi, gunumuzde neoliberalizmin kendini
bizatihi kentsel mekanlar uzerinden uretmesidir. Bugunun kentleri,
neoliberalizmin politik-ideolojik aygitlanyla, kurumsal yenilikleriyle
ve projeleriyle kendini yeniden urettigi ve mutasyona ugradigi en onemli
merkezler durumundadir (Brenner & Theodore, 2002: 375). Ucuncusu ise
neoliberalizmin toplumsal cinsiyet esitsizligini goz ardi eden
heteroseksist ve hegemonik yaklasimiyla cinsler arasindaki esitsizlik
farkini gittikce tetikleyen ve mesrulastiran bir ideolojiyi kentsel
politikaya ve gundelik yasantilara sizdirmasidir.
1990'lann baslarinda toplumsal cinsiyet calismalari, neoklasik
ekonomilerin toplumsal cinsiyet esitsizliginin ortaya cikardigi
sorunsallari gormezden geldigini vurguluyordu. Bu calismalar, ozellikle
neoliberal politikalarin kadinlarin erkeklerle esit haklar elde
edebilmesi icin sadece kadinlann isgucune olan katilimlanni esas
aldigini ve cinslere ozgu is bolumunu tetiklemesini elestirmekteydi
(Cornwall vd., 2008). Ancak son zamanlardaki yeni elestirel calismalar,
bir yandan kalkinma programlarinin normatif (3) boyutlanna, diger yandan
ve ozellikle de kalkinma endustrisinin merkezinde yer edinmis olan
heteronormatiflige (4) odaklanmaktadir (Cornwall vd., 2008: 2). Pek cok
calisma, neoliberal ekonomik reformlann uzantisi olarak uygulamaya
konulan yoksulluk karsiti programlann -kolektif toplumsal bilinci
okuyarak- kadinlarin aile icerisindeki geleneksel rollerini tetikleyen
ve bu yonde tek tip kadin kimligini yeniden ureten ideolojik icerige
sahip oldugunu vurgulamaktadir (Molyneux, 2006; Cornwall vd., 2008).
Buna ragmen neoliberal politikalarin -hic degilse- piyasa
liberalizasyonuyla kadinlari butunuyle eve kapatilmadan kismen
kurtarabilecek bazi kanallari actiginin (Cornwall vd., 2008: 2) da
soylenmesi gerekmektedir. Burada asil sorun, neoliberal politikalarin
kadinlik ve erkeklik kategorilerini aynstinci / keskinlestirici sekilde
cinslere ozgu isbolumunu, toplumsal iliskilere ve stratejilere iliskin
pratikleri dayatmasiyla ilgilidir (Hail vd., 2013: 16). Geleneksel
cinsiyet rollerine ozgu ideolojinin korunmasina yonelik bir caba olarak
okunabilecek bu girisim, piyasanin hemen her alaninda kendini
gostermektedir. Bu durum, ozel ve kamusal mekanlari ayristiran
isbolumunun cinslere yukledigi rollerle bezenen normallestirilmis bir
mekanlar ayrismasi sorununu da beraberinde getirmektedir (Yucesahin,
2016). Boyle olunca da kadinlik ve erkeklik kategorileriyle uyumlu halde
tasarlanan hemen her sey, kentsel mekanin uretimi ve organizasyonuna da
sizip toplumsal cinsiyet esitsizligini tum yasam alanlarina
mesrulastirarak transfer etmektedir.
Toplumlarin ozel ve kamusal alanlardaki yasantisiyla ic ice gectigi
toplumsal cinsiyet rejimi, kentleri evcillik ideolojisine gore
bicimlendiren bir alt yapiya donusturerek mekansal organizasyona
yansimaktadir. Cagdas kentler ve onlari donusturen uygulamalar
erkek-merkezli planlama-tasanmin bakis acilarinca suregelmis, toplumsal
cinsiyet esitsizligi tarafindan sekillendirilmis, buyuk olcude erkek
eseridir. Ilk endustriyel Avrupa ve Kuzey Amerika kentleri de konut
alanlari ile endustri, ticaret ve yonetim alanlari arasindaki net
ayrimlar uzerinden insa edilmistir (Jarvis, vd., 2009: 133). Bu tur bir
ayrimin kokeninde ise endustri devriminde cinsiyet rolleri uzerine
temellendirilen ve toplumsal cinsiyet esitsizligini kentsel mekana
tasiyan ideoloji yer almaktadir (McDowell, 2007).
Gunumuzde feminist teori ve kent iliskisine dair elestiri
gelistirmenin faydali yonlerinden biri gittikce buyuyen kentlerdeki
esitsiz yapilanmanin ve yasamin tasidigi sorunlara cozum getirme
potansiyelidir. Jarvis vd. (2009: 149) bu konuya iliskin arastirma
gereksinimini 'Feminist teorideki son gelismeler kentsel yeniden
yapilanmanin sosyal etkilesim aglarini zayiflatip zayiflatmadigi ya da
ahlaki gozetim alanlan olarak artan oneme tanik olup olmadigimiz
sorusuyla ilgili bir tartisma baslatmaktadir'cumlesiyle
ozetlemektedir. Gercekten de bugunun kentlerinde konut alanlan ve
dolayisiyla ozel mekan ile buradaki uretim ve tuketim pratikleri,
kocalarinin otoritesine tabi kalarak mumkun oldugunca en kadinsi ev
kadinligi becerilerini sergilemeleri beklenen esitsiz bir alan olarak
kadinlar icin tasarlanmis ve mekansal bakimdan aynsmistir. Hepimizin
gundelik yasamimizda tanik olabilecegi gibi kentsel alanin uretiminin
"ozel mekanin tuketici beklentisi ile ideal kadinlik normlari
carkini cevirecek rekabete dayali mekan tasarimina ve ev temizligine
iliskin toplumsal ve kulturel normlardan yararlandigi" gayet
aciktir. Ozel mekana kadinligin bir parcasi ve gorevi olarak yuklenen
"ev isinin hijyenden daha cok sayginlik izlenimi yaratmaya
donuk" olarak kurgulanmasi, mekanin ozel- kamusal ayriminin nasil
da toplumsal cinsiyet rejimiyle bagdasik oldugunu anlamamizi
saglamaktadir. Jarvis vd. (2009: 133-134)'nden yaptigimiz
yukaridaki bu iki alinti, kentsel mekanin organizasyonunun ve
uretiminin, cinsiyetci ideolojilerin etkisiyle donanmakta oldugunu
anlamaya olanak tanimaktadir. Ozetle, gecmiste oldugu gibi bugun de,
ulkelerin toplumlarinin kulturel yapilari cesitli turden esitsizlikleri
kendi toplumlarina ozgu mekanizmalarla -toplumsal deger, yazili ve
yazili olmayan kural ve normlarla- uretmektedir. Boylelikle kentsel
mimari, planlama ve yasama yansiyan cinsiyetci etkilerin (Ritzdorf,
1989; Wilson, 1991; Bondi, 1998; Knox & Pinch, 2006; aktaran Jarvis
vd, 2009: 134-137) arastirmalarla gunyuzune cikarilmasi ve
sorunsallastirilmasi gittikce onem kazanmaktadir.
Yontem
Analitik Cerceve: Cinsiyetci Ideolojik Soylem ve Mekan
Sosyolojik bir yaklasimla 'soylem', bireylere semboller
yoluyla gercekligin telkin edilmis oldugu toplumsal bir pratik olarak
ifade edilebilir. Bu yonuyle soylem, gundelik hayatin pek cok alaninda
kendini gostererek; danstan muzige, reklam panolarindan yazili olmayan
kurallara, beden diline, sozsel ifadelere yansiyarak toplumsal pratigin
butun yonlerini icerecek kadar genis bir ranjda gerceklesir. Diger
yandan soylem, toplumbilim arastirmalarinda kullanilabilecek bilgi,
ideoloji ya da toplumsal bir urun olarak verili bir yapi uretir (Ruiz,
2009). Bir metne ve / veya baglama dayali olan bu verili yapilar
yorumlayici bir yaklasimla analiz edilip cozumlenebilmektedir.
Soylemin mekanla olan baglantisi noktasinda belirtebilecegimiz en
onemli hususlardan biri, Henri Lefebvre'nin (1991: 289) dikkat
cektigi gibi, mekanin toplumsal bir urun olarak
kavramsallastirilmasidir. Bu anlamda mekan, toplumlarin sahip oldugu her
tur rejimin uretim iliskilerini ve yeniden uretimin toplumsal
iliskilerini icerir ve bunlar da mekani bicimlendirir veya kendi
mekanini uretir. Bu noktada mekan, hem toplumsal iliskilerce belirlenip
uretilmekte hem de toplumsal iliskilere reaksiyon vermektedir. Toplumsal
iliskilerin bir urunu olarak tureyen ideolojilerse gerek neoliberalizmin
gerekse onunla baglantili kapitalizmin, mekan uretiminde soz sahibi
oldugu, kendi temsillerini yapili bir cevre araciligiyla insa ettigi
toplumsal bir ortam uretir. Mekansal pratiklerse ideolojik temsiller ile
toplumsal iliskiler arasindaki etkilesim sonucunda gerceklesir. Lefebvre
(1991: 291) ile Jarvis vd. (2009: 219-223), kent planlamasi ve
sehirciligin kapitalizmin stratejik araclari olduguna isaret eder. Hatta
McLean (2014: 685), kentin sanatsal uretimlerinin bile toplumsal
cinsiyete, irk ve sinifa gore olan esitsizlikleri dogallastirdigini
belirtir. Mekan onlara gore, ideoloji ya da siyasetten arindirilmis bir
nesne degildir, her zaman politik ve stratejiktir.
Bu noktadan hareketle, arastirmanin yontemsel icerigi elestirel bir
mekan bilimi temelinde verili bir mekanin nasil ve hangi stratejiye gore
uretildigini aciga cikarmaya dayalidir. Calismada Lefebvre'nin
(1991) 'Mekanin Uretimi' baslikli calismasinda dikkat cektigi
'mekanin elestirel analizi ihtiyaci' yontemsel bir gerekce
olarak benimsenmistir. Lefebvre, bu calismasinda gundelik hayatin
karmasikligina aciklik getirmek icin mekanin uc bicimde
kavramsallastirarak analiz edilebilecegini belirtir. Bunlardan ilki,
analitik bakis acisiyla toplumun mekansal pratiklerinin mekana ait
sifreleri ortaya cikarilmasidir. Ikincisi, icinde yasadigimiz ve
algiladigimiz mekanlari kimin ya da hangi ideolojinin nasil
tasarladigina bagli olarak, mekanlarin bu tur temsiliyetleri ustleniyor
olmasidir. Ucuncusu ise, mekanlarin imajlarla ve sembollerle
deneyimlenerek uretilmesidir. Bu uc husus butunsel olarak
yorumlandiginda; mekanlarin toplumsal iliskilerin temsiliyetini
ustlendigi, toplum ne tur bir kulturel rejime sahipse mekanin kimligi,
dili ve anlattigi seylerin de ayni / benzer oldugu (Pasin, 2013: 56)
soylenebilir.
Lefebvre, mekanin kendisinin sosyal oldugu kadar ideolojik bir
uretim alani oldugunu ve icerisinde cok boyutlu iliskileri
barindirdigindan bahseder. Mekan ideolojiden arindirilmis fiziksel bir
olusum degil, bilakis toplumsal olarak insa edilmistir. Ideolojiler ise
mekana yerlesmekte, mekan da toplumsal pratikleri uretip kendisini
degisen kosullar altinda yeniden var etmektedir. Mekan, bu anlamda
sadece fiziksel degil ayni zamanda cinsiyetci ideolojilerin deger ve
anlamlarina burunmus sosyal bir ogedir (Lefebvre, 1991: 289-292).
Elestirel soylem analizi dil kullanimini bir tur toplumsal uretim
bicimi olarak ele alir. Ayrica butun toplumsal pratiklerin de bu
baglamda uretildigi goz onune alinirsa bunlarin pek cogunun
ideolojilerin kontrolunde oldugu anlasilabilir. Ideolojilerse soylemde
kendine yer bulurken, soylem ve mekanlar arasinda karsilikli bir
etkilesim vuku bulur ve bu bir anlamda ideolojinin mekansal analizidir
(Richardson & Jensen, 2003: 12; Hart & Lukes, 2009: 118).
Boylece cinsiyetci ideolojik soylemler, mekanlarda temsil edilirken
bunun bir karsiligi olarak mekanlar aracsal hale gelip toplumsal
pratiklere yon verir. Ayni zamanda mekanlar toplumsal iliskileri soz ve
ifadeler olmaksizin da semboller ve imalar yoluyla bicimlendirir.
Ornegin, eli silah tutan erkek heykeller, stadyumlar, kahvehaneler gibi
neredeyse butunuyle erkeklerin kontrolunde insa edilen yerlerin imasi
oldukca koklesmis eril bir gundelik uretimdir. Bu yonuyle, nasil ki bir
metin ya da konusma cikarimlara dayali anlamlar tasiyorsa mekanlar da
bircok mesaj tasir, bunu yansitir ve kusaktan kusaga aktarir.
Prosedur
Elestirel feminist teoriler isiginda, belirlenen nitel veriler
(soylemler, yazili olmayan kural ve normlar) bu calismanin analiz
birimleri olarak secilmistir. Gozlemlenen cesitli mekansal-toplumsal
pratiklerin ve mekanda temsiliyet gucune sahip olan unsurlarin urettigi
mesajlar icerik analizi yaklasimiyla cozumlenmistir. Icerige yonelik
analiz teknikleri genellikle yazili formlardaki mesajlara uygulanmasina
ragmen toplumsal ve fiziksel cevredeki beseri etkilesimi banndiran tum
mesaj turlerine de uygulanabildiginden bu yontem tercih edilmistir.
Toplumsal iliskilerin gerceklestigi her mekansal ogenin icerdigi ve
sundugu mesajlarla kendine ait bir dili de bulunmaktadir. Calismada,
ozellikle 'anlam'in kendini dogrudan vermedigini bildigimiz
araclarda toplumsal-mekansal pratiklerin urettigi cinsiyet esitsizligini
cozumlemek icin elestirel soylem analizi (Jensen, 1997; Richardson &
Jensen, 2003; Bilgin, 2014; Van Dijk, 2015) kullanilmistir. Kullanilan
analizin asamalari sunlardir: (1) neoliberalizmin cinsiyetci
onermelerinin /soylemlerinin feminist ve elestirel bir yaklasimla
belirlenmesi; (2) belirlenen onermelerin mekanla iliskilerinin
saptanmasi (verilerin toplanmasi); (3) verilerin feminist-elestirel
cozumlemeye tabi tutulmasi ve (4) cozumlerin tematik basliklar altinda
ve mekansal baglamlari icerisinde degerlendirilmesi.
Onceki bolumde tartisilan 'neoliberalizmin toplumsal cinsiyet
esitsizligini gozardi etme eylemi', calismada neoliberal soyleme
iliskin belirlenen en onemli onermedir. Cinsiyetci ideolojilerin, tum
diger ideolojilerde oldugu gibi toplumsal pratiklerin temeli oldugunu
belirten Van Dijk (2015: 19) ideolojilerin inanclar (normlar) sistemi
olusturdugunu varsayarken: 'bellekteki pek cok karmasik temsil
gibi, ideolojilerin "semaya benzer" baska bir ifadeyle
toplumsal aktorleri bir ideolojiyi hizla anlamalarini ve
olusturmalarina, ona karsi cikmalarina veya degistirmelerine olanak
veren bir dizi geleneksel kategoriden olusan dogalarinin olabileceginden
bahseder. Onun bu onemli aciklamasina dayali olarak bu calismada, hem
neoliberalizmin hem de kentsel mekanin icerdigi onermeleri ve bu
onermelerden uretilen soylemleri kesfetmek icin asagida belirlenen
kategorilere gore analiz gerceklestirilmistir:
--Kimler belli mekanlara aittir, kimler degildir?
--Erkek ve kadinlann mekan kullanimlan ve davranislan
farklilasmakta midir ve boyle ise bu nasil gerceklesmektedir?
--Cinsiyetci ideolojiler ne ister ve bunlara toplum nasil reaksiyon
gosterir?
--- Cinsiyetci ideolojiler icin "iyi/mesru/onaylanan ve
kotu/gayri mesru gorulen onaylanmayan/dislanan" unsurlar nelerdir?
--Otekiler (dislananlar) ne tur stratejiler gelistirmektedir?
--Hangi mekanlar esitsizligi uretecek sekilde kime erisim ve
kullanma hakki tanimaktadir ve bunun nedeni nedir?
Boylece bir sonraki bolumde neoliberal soylemin nasil ve hangi
stratejiyle mekani sekillendirdigi; toplumsal iliskileri etkileme
bicimleri bakimindan yazili olmayan kurallann mekanda nasil cinsiyetci
kodlar (mekana ait sifreler) urettigi; bunun bir karsiligi olarak da
mekanlann imajlan, sembolleri ve urettigi pratiklerle toplumsal cinsiyet
rejiminin nasil da birer parcasi haline geldigini aciklanmakta ve
tartisilmaktadir.
Analiz ve Tartisma
Kentlerdeki Gundelik Yasamin Esitsiz Altyapilannin Kullanimi ve
Homososyal Mekanlarin Uretimi
Bu bolumde Turkiye'nin toplumsal cinsiyet rejiminin yol actigi
kentsel mekandaki guncel esitsizlik bicimlerine odaklanilmaktadir.
Turkiye, konut ile istihdam ve dolayisiyla aile ve is yasamlarina ozgu
gundelik iliskilerin cinsiyetci belli basli kaliplar icerisinde surdugu
bir ulkedir. Toplumsal pratikte bu alanlara dair ideallestirilmis
kavramsallastirmalarin uzerinde toplumsal cinsiyetin kulturel insasinin
ve sembolik temsilinin hakimiyeti soz konusudur. Jarvis vd. (2009:187)
toplumsal cinsiyet rollerinin cogunlukla mikro duzeyde ev mahallinde
yeniden uretildigini soylerken, McDowell (2007: 71) bunlarin mekanlara
yansima bicimlerinin toplumdan topluma farklilastigini belirtmektedir.
Dolayisiyla, Turkiye'de toplumsal cinsiyet rollerinin mekanlarla
ozdeslesmesi ve cinslere ozgu mumkun oldugunca aynsik bir sosyal cevre
yapisinin gelismesi neticesinde hemen her mekansal olcekte kendine
ozgulukler bulunmaktadir. Bu yapilanma icerisinde kahvehanelerin belki
de en on plana cikan erkek mekanlari oldugunu soylemek klasik bir ornek
olabilir. Fakat dunyada bir fenomen olan erkek sporu niteligindeki
futbol maclarinin Turkiye'de erken yaslardan itibaren sokaklarda,
caddelerde, bos arazilerde, stadyumlarda ve neredeyse uygun bulunan her
yerde yapilmasini dikkate aldigimizda kentsel mekanin cinsilere gore
organizasyonun ne kadar da koklu oldugunu kavramak mumkun hale
gelmektedir. Bu ornegi futbol maci galibiyetinin kent ici kutlama
solenleriyle birlestirdigimizde kentlerde erkege ozgu mekan yaratiminin
aslinda cok daha genis bir pratik alanina karsilik geldigi
anlasilmaktadir. Turkiye'de son yillarda belediyelerin kent
okullarindan secip erkek ve kiz ogrencileri ayri ayn olarak yaz tatili
kamplarina goturmesi de cinsiyetci bir idelojinin gostergesidir. Bu
kamplar sezonluk da olsa, cinsler arasi bolunmelere ve biyolojik
cinsiyete gore duzenlenmis ayn mekansal (ya da ayn zamanlarda ayni yere)
pratiklere karsilik gelmektedir. Istanbul'un unlu Galata
Koprusu'nden cekilmis fotograflar / gorseller bize balik tutmanin
neredeyse bir erkek hobisi oldugunu soylememize imkan tanimaktadir.
Galata koprusu ile pek cok diger kentteki bu kaniksanmis hobinin pratik
edilisi erkegin ozgur yasamindaki avlama gelenegi ile kent hayatinin ic
ice gectigi bir mekansal temsildir. Ankara'daki Genclik
Parki'nin -burada her ne kadar son yillarda Ramazan ayi rituelinde
iftar sonrasinda geceleri daha yaygin olarak aileler bulunuyorsa da- cok
uzun yillar kiz tavlama yeri olarak degerlendirilmesine istinaden
ailelerin ayak cekip, bekar erkeklerin ve hafta sonu erlerin gezinme
mekani halinde algilanip sembollestigini soylemek abarti olmayacaktir.
Kentsel gundelik yasamin erkek ve kadinlann daha karma ve gecisken
kullandigi mekanlarla bir araya geldigi orneklere ragmen bu alanlarin
kullaniminda da belirgin bir erkek hakimiyeti soz konusudur. Bu tur
mekanlara ornek olarak otogarlar, aciklikla erkek egemen yerlerdir.
Buralardaki soforler, bilet yazihanelerinde calisanlar ya da
'ayakcilar' olarak nitelendirilen ve surekli bilet satmak icin
yolcularin pesinde kosusturanlann hepsi neredeyse erkektir.
Turkiye'de otogarlar ve pazarlar erkek bagirtilanyla ozgullesen
mekanlardir, aslinda. Geleneksel carsilar da cogu kez boyledir.
Ankara'da Ulus Hali, Cikrikcilar Yokusu, Saman Pazari, At Pazan,
Hergele Meydani, Maltepe Pazari, Bentderesi ve Haci Bayram gibi bazisi
yakin zamanlarda isim ve yapi degisikligine ugramis olsa da, erkek
egemen mekanlara ornek olarak gosterilebilir. Buralarda cogu kez sadece
alis veris amaciyla bulunan kadinlara rastlamak elbette mumkunse de, bu
tur alanlarin sahibi ve egemen cinsi erkektir. Bu tur yerlere kentsel
mekanin kullanimindaki esitsizlik sorunsalindan bakilinca kadinin
kamusal yerlerden nasil da kisitlanmis oldugunu gormek kolaylasir.
Aynca, Turkiye'de gerek evlerde ve salonlarda, gerekse bahcelerde
dugun, nisan vb. kutlama rituellerinde -kimi zaman- erkek ve kadinlann
kendi biyolojik cinsiyetlerine gore duzenlenmis mekanlan kullaniyor
olmalan da - gercekte- kulturel pratiklerin bir izdusumu olarak cinsler
arasindaki bolunmus ve ayristinlmis gundelik iliskilerin mikro mekanlara
yansimasidir. Kent ici eglence mekanlannin cogunun da erkeklerin
ihtiyacina yonelik uretildigini soylemek gerekir. Meyhaneler ve
pavyonlar erkek eglence hayatini idame ettirmek adina kentsel
organizasyonda mesruiyet edinmistir ve buralann kentin eglence yerleri
peyzajinda onemli yer tutmalan neredeyse koklesmistir. Hatta
genelevlerin butunuyle erkeklerin cinsel ihtiyaclanna yonelik kentsel
mekanda yer edimi de eril bir tasanmin urunudur.
Kentlerin kamusalindaki olanak ve hizmetler yayginlikla erkek
merkezli bir bakis acisinin urunu olarak uretilmekte ve bu nedenle
patriyarka kent cografyalanna egemen olmaktadir (Spain, 2005: 43; Knox
Et Pinch, 2006: 232- 233; McDowell, 2007:103-106; Jarvis vd, 2009:
294-295). Bu hizmet ve olanaklann kullanim pratigi ise hem
Turkiye'deki toplumsal cinsiyet rejimiyle, hem de kentsel peyzajin
yaratimiyla ic ice gecmistir. Parklann, spor salonlannin, caddelerin ve
sokaklarin ozellikle de gece saatlerinde neredeyse kadinlara
rastlanmayacak sekilde 'erkek yerleri' kimligine burunmesi bu
durumun bir gostergesidir. Her ne kadar ve cogu kez kentsel planlama
erkek bakis acisiyla tasarlansa da, elbette yapili cevrenin butun
unsurlan tek bir cinsin (erkek) ihtiyacina hitap etmemektedir. Ancak
toplumsal cinsiyet esitsizligi ve cinsiyet rolleri geregince ozellikle
kamusaldan kisitlanmis kadinlar icin kentsel mekanin kullaniminda
erkeklere karsilik bir esitsizlik surup gitmektedir. Ornegin, kas ve
vucut gelistirmeye hizmet eden bir spor salonunun alicisi buyuk
cogunlukla erkekler olurken, diyet ve rejim programlannca zayiflama
hizmeti sunan bir kurulus, yaygin olarak, kadinlara ozgudur. Kadinlar
kamusal mekana yeterince istirak edemeyince onlara evlerinin
bahcelerinde, sokak aralarinda yun yikamak, eriste kesmek, el isi yapmak
gibi kimi zaman bunlan kucuk capli ticarete de donusturduklerinden kendi
yasam stratejilerine donuk ancak yan-kamusallasma pratikleri
kalmaktadir. Bu olgu, Turkiye'nin kentli kulturune pek uygun bir
yapilanma bicimidir.
Bunlara karsilik, kamusal alaninin cok genis bir kesimi, cami,
kahvehane, seks (love) shoplar, stadyumlar (ozellikle futbol maci
esnasinda), Ankara'da oldugu gibi eski merkezi is sahalan
(Ulus'taki Haci Bayram bolgesi ve Hergele meydani),
organize-kucukbuyuk sanayi bolgeleri, toptanci halleri, garajlar
(ozellikle calisanlar soz konusu oldugunda), genelevler neredeyse
butunuyle kadinlarin kullanimindan tecrit olmusken, kadinsiligin beden,
temizlik ve cinsellikle ilintilendirilmesine bagli olarak agda ve
epilasyon salonlannin, guzellik merkezlerinin ve kadin kuaforlerinin
salt kadinlara ozgu yapilanmasi cok da sasirtici degildir. Tum bu
orneklerden anlasilabilecegi gibi, kentsel mekanin olanak ve
hizmetlerinin kullaniminda ve kentlerde hizmet veren kurumkuruluslarin
sayisi ve turu bakimindan gundelik yasamda erkeklerin kadinlara karsilik
acik bir avantaj elde edisi ve hegemonyasi soz konusudur. Butun bunlar,
bir yandan eril tahakkume dayali mekansal hakimiyetin toplumsal algi
icerisinde dogal gorulmesiyle siradanlasirken, diger yandan kentsel
yasamda kadin ve erkegin -sirasiyla- ozel ve kamusal mekanlara ozgu
kilindigini gostermektedir.
Ozetle, dunyanin pek cok yerinde oldugu gibi, Turkiye'de de
gunluk yasam pratigi erkeklige ve kadinliga ozgu normlarla, kadinlarin
bilgiye ve hizmetlere erisimini ciddi duzeyde sinirlandiracak sekilde
ayrismistir. Bu nedenle kentsel mekanin kullanimipaylasimi, erkek ve
kadinlarin cinsiyet rollerine gore ayrismis, bicimlenmis ve en
nihayetinde cinsiyetlenmistir. Kuskusuz bu tur mekansal yapilanmalar
daha derinde, toplumsal yasamda, kadinin erkege gore ikincil konumunun
bir urunu olarak cinsler arasi esitsizligi desteklemeye ve yeniden
uretmeye yol acmaktadir. Boyle olunca da cinsiyetlenmis mekanlar
uretilip pratik edilirken guc ve imtiyazin kullanimindan kadinlar
dislanmakta (Ledwith, vd, 2000: 4; Spain, 2005: 43) ve normal gozuken bu
durumun mesrulasmasina yeniden katki saglamaktadir.
Siddet ve Erkeklige Ozgu Ego Mekanlarinin Uretimi ve Mesruiyet
Edimi
Toplumsal cinsiyet rejiminin kadinlarla erkekler arasinda kurdugu
iliskilerle orulen bu cinsiyetci dunyada yasamin hemen her alanindaki
esitsizligin, erkekligin aktifligi; kadinin pasifligi uzerine kurulu
oldugunu soylemek abarti olmayacaktir. Bu ayrisik yapi uzerinde suren
gundelik yasamin her pratiginde erkege aktif olmak onu 'gercek /
tam' erkek olma yolunda cesaretlendirmektedir. Burada
soyleyebilecegimiz bir diger onemli nokta aktifligin erkek siddetini
mumkun kildigi ve mesrulastirdigidir. Acar-Savran'in (2013: 317)
vurguladigi gibi, pasiflik erkeklere yasaklandigi surece, gercek erkek
kimliginde aktifligin zaman zaman saldirganliga donusmesi neredeyse
kacinilmazdir. Toplumsal mekanin uretimi de bu iliskilerce
belirlendiginden kentsel yasamin mekansal pratiklerinde
'gercek' erkek olmanin ve bunu ispat etmenin -sozde- mesru pek
cok yolu ve ritueli soz konusudur. Bu tur ayricaliklari anlaminin
yollarindan biri de, erkekligin fiziksel guc, korkusuzluk, meydan okuma,
aktiflik, saldirganlik ve kendine guven duygusunun maksimum temsiliyle
bicimlenen kamusal mekana odaklanmaktan ve bahsi gecen toplumsal
iliskileri cozumlemekten gecmektedir.
Gercek erkekligin kentsel mekandaki bir tur izdusumu, yapili ve
sosyal cevrede kendini ispat etme eylemlerinden biri olarak ego tatmini
ve kendini siddetle var etmeden gecer. Ornegin, kentsel mekanda dugun
yapilan bir sokak arasinda, bahcede veya mac sonrasi kutlamalarda
silahtaki kursunu harekete gecirmek 'gercek' erkek olmanin,
kendini ispat etmenin koca mahalleye ('disariya')
sunulmasidir. Bu tur bir siddet ve guc gosterimiyle masum bir insanin
kazara atilan kursuna hedef kalarak hayatini kaybetme olasiligi ise guc
ve bundan haz alma gosterisiyle kendini mekanda hegemonyayla var etmeye
calisan erkegin "ozgurluk alani" icinde kaybolup gitmektedir.
Erkegin silah kullanimini mesru kilan unsurlardan biri de kentin cesitli
yerlerine serpistirilmis halde bulunan eli silahli erkek ve asker
heykeli temsilleridir. Boylece cocukluk cagindan itibaren gercek
erkeklik edimiyle donanan bir birey, hem uzerine yuklenen cinsiyetci
roller, hem de mekanda cesitli eril ve hegemonik ideolojilerin (savasci
erkek figurunun) bir araya gelisiyle, erkekligini ozel mekanda oldugu
gibi kamusal mekanda da her tur ego gosterimiyle icra etmek adina
ozgurlesmektedir. Ozellikle de futbol maci galibiyetlerinde temsili
kadin (manken) yakmalar (Foto 1), erkegin aktifliginin ve kadina yonelik
uyguladigi siddetin toplumsal hayatta mesruiyet elde etmis olmasindan
kaynaklanmaktadir. Bunu yapmaktan ozel mekanda (evde / iceride) bir
cekincesi olmayan eril bilinc, kamusal mekanin ortasinda, siddeti
uretirken siddetin fotografini -muhtemelen keyif duyumsarak- ceken bir
kitleyi de arkasina almaktadir (bkz. Foto 1).
Tecavuze ugrayan kadinlarin icine dustukleri magduriyet kadar eril
zihniyetin urunleri olan ve onlarin gunun hangi saatinde; kentin
neresinde olmalari gerektigini bildiren soylemler de cinsiyetci
ideolojinin dayatmalaridir. Bu eylemlerle ve kadinlarin hangi saatte ve
nerede olmalan gerektigine dair bildirimler kadinlarin acikca kamusal
mekandan kisitlanmasina ve dislanmasina yoneliktir. Sokaklarda,
meydanlarda, fakultelerde, kampuslerde, catisma ve sakalasmalarda erkek
bagirtilan, nara atmalar, kadin bedeni uzerine uretilmis argo ve
kufurlerin acikca ve cekincesiz kullaniminin altinda yatan ortuk
anlamlar toplumsal cinsiyet esitsizliginin derinden derine yol actigi
sorunlann yansimalandir. Bu tur siddet bicimlerine gundelik yasamda
siklikla tanik olmaktayiz. Ornekleri su sekilde cogaltmak mumkundur:
Semt pazarlarinin organizasyonda erkek pazarcilann bu tur alanlara
hakimiyeti bir yanda dururken, pazar yerleri erkek bagirtilannin,
haykinslannin zihinlerimize kazidigi sembollerle doludur. Asker ugurlama
torenlerindeki ates yakmalar, fisek atmalar, yuksek sesli haykinslar,
gercek erkekligin askerlikle ozdeslestirildigi bir yeniden uretimi
dogrular. Dahasi; sokaklar, caddeler, acik olan her yer erkegin istedigi
turden bir ozgurluk bicimi yaratimina cok uygun ve hazirdir. Nispeten
belirli yerlere olsa da, erkeklerin sokaga tuvaletini yapmasi,
tukurmesi, sumkurmesi, balgam atmasi, gundelik ve siradan hayatlarimizda
tanik oldugumuz seyler arasindadir. Kurban bayramlannda hayvanlann
kesimi esnasinda kimi zaman sokaklara tasan vahset goruntuleri, alinlara
surulen kan lekelerinin anlamlan hep ayni kurgunun parcalandir. Avcilik
da bir erkek hobisi denilebilecek kadar cinsiyetcidir. Butun bunlar,
erkek siddetinin mekanin butun tiplerini ve olceklerini sarmalayan bir
temsil ustlendigini, en erkeksi erkeklikle ortaya cikan "gercek
erkek"ligin ediminde mekanin kendisinin hem bir araci oldugunu hem
de siddet sorununu urettigini gostermektedir.
Mekanda Cinsiyetci Yonlendirmeler ve Erkegin Guc Temsilleri
Kuresel ekonominin yeniden yapilandin imasi, dunya capinda kentler
icerisinde ve arasinda cesitli olceklerde toplumsal cinsiyete dayali
iktidar (Senturk, 2013: 30) ve uygulamalarin disavurumu olarak tezahur
eder. Dunyada hegemonik neoliberal rejimlerin yapisal uyum programlan
yardimiyla ve jeo-stratejik bakimdan esitsiz gelisim ve merkez dunya
kentlerinin ceperde ya da mahalli olarak duran kentlerine ve daha az
gelismis ulkelere dayattigi sartlar yer alir (Jarvis vd., 2009: 285).
Turkiye'deki toplumsal cinsiyet rejiminin ve siyasetin ortaklasa
belirledigi en onemli ciktilardan biri de mekanda cinsiyetci yonlendirme
yapan unsurlarin uluslararasi neoliberal etkilerle kol kola gecmis
olmasidir. Bu duruma ozgu orneklerin bir kismi ve belki de pek cogu,
toplumsal cinsiyet esitsizligine paralel olarak orgutlenmis mesleklerin
kapitalist duzenle ic ice gectigi kentsel mekandaki yer edimleridir. Bu
edimsel altyapinin belki de en acik gostergelerinden biri, cinsiyetci
kapitalist duzenin kadin bedeni uzerinden yuruttugu ve onu bir meta
haline donusturen kamu ve piyasa politikalarinin kentsel yapilanmaya
izdusumudur. Alisveris merkezlerinde (AVM) daha yaygin olmak kaydiyla ic
camasiri ticareti yapan magazalannin vitrinlerinin erkek ic camasinni
sergilemekten ziyade kadin ic camasin giydirilmis mankenlerle dolu
olmasi cinsiyetci ve kadin bedeni uzerine yurutulen politikanin bir
temsili ve bu yonlu mekan uretimidir. Post neoliberal sureclere de
transfer olan bu uretim bicimleri, gundelik hayatin her alaninda,
toplumsal cinsiyetlenmis kimliklerin uretimine enine boyuna katki
saglamaktadir.
Butun bu mekansal yapilara bakildiginda, cinsiyetci duzenin hayatin
her alanina sizdigini kesfetmek icin toplumsal cinsiyetlenmis
kimliklerin uretiminin sadece toplumsal sureclerle ilgisinin
bulunmadigini, ayni zamanda mekansal politikalarla ilintili oldugunu ve
cocukluk doneminden itibaren her kesimi kontrol etmeye cabaladigini
soylemek mumkundur. Bu noktada toplumsallasma kuraminin toplumsal
cinsiyetlenmis kimliklerin edinilmesine dair basit aciklamasini dikkate
aldigimizda, cocuklarin toplumsal cevreleri tarafindan uzerlerine
yazilmayi bekleyen bos bir levha gibi pasif alicilar olduklarini (Bilton
vd., 2009: 134) hatirlamak durumunda kaliriz. Cocuklar, cok acikca,
kendilerine yakin olan insanlarla kurduklari etkilesimlerle ve
cevrelerindeki degerlere maruz kalmalanyla, onlardan kucuk bir kiz ya da
erkek cocuk olarak uygun davranista bulunmalari beklenilen rolleri
ogrenirler. Onlar, toplumsal cinsiyete uygun davranislar icin
odullendirme ve ovme, sapmalar icinse cezalandirma sistemi icerisinde
buyurler. Sonucta, toplumsal cinsiyete iliskin kultur ne kadar cok
kutuplasirsa, kiz ve erkek cocuklarin kimliklerindeki toplumsal cinsiyet
farki da o derece artacaktir.
Avrupa ve ABD'de yirminci yuzyilin ikinci yarisinda toplumsal
cinsiyet esitligine olan kurumsal ilgiye ragmen cocuklarin cinsiyetler
arasindaki farklari hatirlatici unsurlari siklikla aldiklari (Bilton
vd., 2009: 134) yadsinamaz bir gercektir. Erkeklerin giyiminin
kadinlarin giyiminden onemli detaylarla farklilasmasina ilaveten bu
farkin cocuklar dikkate alindiginda daha da keskinlestigini
soyleyebiliriz. Cocuk odalarinin bile toplumsal cinsiyetlenmis oldugunu;
kizlar icin uretilen cicekli, firfirli, kivrimli tasarimlarin, erkekler
icin uretilenlerde askeri, hayvan ya da futbol tasarimlarina donustugunu
goruruz. Butun bunlari piyasa kapitalizminin sonuclan olarak ifade etmek
elbette yetersizdir. Asil sorun, bu tur aynmlann toplumsal kolektif
bilince 'dogal ve mesru' olarak sizmis olmasinda gizlidir.
Turkiye'de hemen her kentte sayilari gittikce cogalan
AVM'lerde kadin ve erkek giyim magazalarinin yansitmis oldugu renk
farkliliklan erkek ve kiz cocuklar icin giyim bolumlerindeki
farkliliklar kadar keskin degildir. Erkek cocuklara yonelik kiyafetlerin
yer aldigi bolum cok aciklikla mavi, kahverengi ve gri renklerin
baskinligiyla donanirken, kiz cocuklara yonelik olan bolum pembelerle,
beyazlarla, sanlarla ve kirmizilarla donanmistir. Cocuk giyim
magazalanndaki ya da giyim magazalannin cocuk bolumundeki ve oyuncak
ticareti yapan magazalardaki bu tur bolunmeler, erkek ve kadinlar
arasindaki aynsmayi cocukluk cagindan itibaren koklestiren kapitalist
piyasanin mekani acimasizca ele gecirisine ornektir.
Turkiye kentlerinde cinsiyetci mekanizmanin baska aksiyon alanlari
da bulunmaktadir. Klasik bir ornek olan trafik isiklarindaki yuruyen
erkek figurunden toplu tasima araclarindaki "haydi hanimlar lokale,
bicki, dikis, nakis kursuna" gibi cinsiyetci soylem ornegi olan
sloganlarina vanncaya kadar bu yonlendirmeler cinsler arasi bolunmelerin
kentsel mekanin uretimine ve buradan da toplumsal hafizaya sizdirildigi
bir baska boyutu olusturmaktadir. Kentlerin cinsiyetci mekansal sembol
ve temsilleri bu orneklerle bitmemektedir: Askeri alanlarin, tesislerin
kent icerisinde genis alanlar kaplamalari; bu alanlari cevreleyen
duvarlardaki asker (erkek) figurlu panolar; soguk yuzlu ve
heybetli-korumali kamu binalari; kentlerin ana akslarinda veya
hipodromlarda kutlamalar esnasindaki toplu tufekli gecitler; savas
ucaklarinin gosterileri; askeri selamlamalar erkek egemen kulturun ve
buna iliskin rituellerin kadini dislayan mekansal temsil ve uretim
kategorileridir.
Toplumsal iliskilerin ve dolayisiyla sosyal mekanin uretiminde
'toplumsal cinsiyet' kavramina ozellikle 'gercek'
erkeklerin goz kapatisi, bunlari alayci bir tavirla karsilamalari ve
onemsizlestirmeleri cinsler arasi esitsizliginin bir baska boyutunu
olusturmaktadir. Kentsel mekanin denetiminde, korunmasinda ve
surdurulmesinde de erkek egemen bir yapi vardir. Dini tesislerin
yoneticileri, guvenlik gorevlileri, hava limanlarinda, otogarlarda
tasiyicilarin, temizlik araci kullanicilarinin, lunaparklarda
calisanlann, kent ici ulasimda gemi kaptanlannin ve soforlerin
cogunlukla erkek olmalan ozel mekandaki toplumsal pratiklerden kok alan
cinsler arasi esitsizligin kamusal temsile yansimalandir.
Cinsiyetci Kentsel Mekanin Uretimine Toplumun Verdigi Reaksiyon:
'Kraldan Cok Kralcilik'
Kentsel yapili ve toplumsal cevrenin cinslere ozgu bolunusunun ve
yeniden uretiminin bu denli surdurulebilirliginde kentsel alanlara
yonelik uretilen politika, planlama ve uygutamalann acik rolu
bulunmaktadir. Yerel yonetimlerce ve bu surece dahil olan tum
paydaslarca cinsiyetlenmis mekanlarin toplumsal cinsiyet rejimine cok
uygun uretiminin toplum tarafindan 'kraldan cok kralci bakis
acisiyla onaylanip butunlesmesi soz konusudur. Dolayisiyla 'dogru
olan zaten budur' yaklasimiyla esitsiz iliskileri ve esitsiz kent
mekani uretimini onceleyen bir toplumsal onay mekanizmasi vuku
bulmaktadir. Erkek merkezli ve erkek egemen 'ben yaptim
oldu'ya dayali zihniyetin uretip kamusala sundugu duzen, toplumdan
bir geri donus bile elde etmeden kentsel yasamin ve mekansal
organizasyonun hazir kurulu kanallannda islemeye baslar.
Cinsiyet rollerinin sekillendirdigi kurallara dayali sosyal cevre
ve onun sistemi icinde yetismis bireyler icin kentsel mekanin
heteroseksizme dayali yeniden yapilanisi bir sorun olusturmaktan ote
takdir gormektedir. Bu yapiyi olusturan kolektif bilinc de aynilik
icinden tureyip bir sorun olarak gorulmeyen esitsizligi uretip topluma
dayatirken bu yapiya bagimli kalan toplumsal gruplann 'olmasi
gereken de zaten budur' yaklasimiyla ve sozde doga durumundan kok
alan mesruiyetle esitsizlik, cifte bir onay elde etmektedir. Toplumsal
yasamin hemen her alanina sizmis bu cok yapili ve koklu standarda bir
itiraz gelistirmek zorlasirken cinsiyetci uretimi goz ardi edip
esitlikci bir yasam pratigine yonelmek marjinallesme riskini
dogurmaktadir. Boylece -her ne kadar- pek cok meslek turunde kadinlarin
gorunurlugu artiyorsa da, cinsiyetlere feodal anlayisla yuklenen
rollerden ve bunlarla baglantili sorunlardan, etiketlemelerden ve
celiskilerden kurtulusun daha cok baslangicinda bulunuyoruz
(Acar-Savran, 2013: 111; Beck, 2014: 157). Toplumsal cinsiyet
esitsizligine ozgu gerek cinsiyet rollerini ve gerekse mekansal
organizasyonu her alanda cinsler arasi esitligi saglayarak yapi bozumuna
ugratmak hic de kolay gozukmuyor. Bu baglamda toplumsal cinsiyet
rejimindeki kadinlar ve erkekler arasindaki bolunmelerin yazili olmayan
kurallara dayali bir norm / deger olarak surdugune tanik oluyoruz.
Ornegin, kentler arasi bir yolculukta bir erkegin 'ben bir kadin
yolcu yaninda oturabilirim' veya bir kadin yolcunun 'ben bir
erkek yolcu yaninda oturabilirim' bicimindeki aciklamasi nasil bir
yanki elde eder? Bu tur bir aciklama dogrudan bir cinsel sapkinlik
sorununun algilanmasina yol acar mi, acmaz mi? Bu talebe firmadan onay
gelse bitisik yan koltuga oturan yolcu bunu nasil degerlendirir? Komsu
yolcu erkek ise bir taciz girisimini mesru gorur mu? Komsu yolcu bir
kadin ise bunu bir namus tehdidi olarak algilar mi, algilamaz mi? Gunluk
iliskilere ve sosyal mekanlarin homososyal temellerine bu acidan
bakildiginda butun bunlarin nasil da hayatin her alanini sarmaladigini
anlamak ve cok koklesmis bir yapi olarak degismeyi ve cinsiyetsiz bir
sosyal mekan uretimini engelledigini kavramak kolaylasmaktadir.
Sonuc
Neoliberalizm, post-modern akimlarin icine de sizarak toplumsal
cinsiyet esitsizligini gormezden gelip patriyarkal toplumun deger, tutum
ve kurallarina ozgu cinsiyetci soylemlerle zamanlar ustu politika
uretmeye devam ediyor. Bu politik ardalanin sundugu evcillik idelojisi
ise basta erkek ve kadinlar arasindaki ayrismayi ev ici yasamlarimiza
sizdirirken, is hayatinda mesleklerin cinslere gore sekillenmesine yol
aciyor ve toplumsal yasamin pek cok alanina etki ediyor. Bebeklere daha
dogmadan hazir edilen mavi ve pembelerle; aile ici yasamda cocuklarin
biyolojik cinsiyetine gore belirlenen ve yeniden pratik edilen kural ve
normlarla; piyasanin cocuk oyuncaklari, giyim, okul araclari vb. her
seyi cinsiyetci bakis acisiyla uretip toplumsal hayata sunmasiyla
toplumsal cinsiyet esitsizligi kusaklar boyu ve eszamanli olarak hasil
ediliyor. Butun bu yapilanmanin cesitli ornekler uzerinden aciklamasini
barindiran bu calismanin toplumsal cinsiyet ve feminist alanyazinda
calisan akademisyenler olarak bizlere kattigi onemli seyler var.
Toplumsal, politik, kulturel ve ekonomik yasantilarin her alaninda
gozlemledigimiz cinsler arasi bolunmelerin ve buradan kaynakli
sorunlarin kentsel mekanda acikca temsil edildigi anlasilmaktadir.
Mekansal yapilar bize toplumsal cinsiyet kimligi ediminde kapitalist
piyasa duzeninde islerlik kazanmis olan cinsiyetci politikalarin guclu
bir mekansal temsili urettigini soylememize olanak taniyor. Calisma en
nihayetinde kentlerin toplumsal cinsiyetsiz olmadigini gosteriyor.
Arastirmamizda tum bu cozumlemeler yapilirken oncelikle cinsiyetci
ideoloji ve neoliberalizm arasindaki baglantilar feminist yaklasim
temelinde elestirel soylem analizi yaklasimiyla cozumlendi. Ote yandan,
cinsiyetci ideolojik soylemin mekansal cevreye yonelik ickin sembolik
anlamlari aciklanarak cinsiyetci mekansal politikalarin kamusal mekani
yeniden orgutleyen bir mekanizma islettigi ortaya konuldu. Temelde belli
basli mekanlarin dislama ve icerme stratejileri ile soylemleri yoluyla
toplumsal hayatin aktorlerine ve / veya cinslere dair bolunmeleri nasil
da onaylayip urettigi aciklandi. Calismada, toplumsal cinsiyet
temellinde uretilen erkekligin zaman zaman kadina yonelik saldirganliga
donusmesinde neoliberalizmin cinsiyet rollerini pekistirici
ideolojisinin etkisine yonelik bir bakis acisi sunuldu. Sozde ozel
mekana ozgu kilinmis olan 'gercek' erkekligin, disanda,
kentsel mekanda hangi formlara burundurulerek yeniden uretildigi de
ortaya konuldu. Buna karsilik dissal bir mekanizma olarak neoliberal
soylemlerin toplumun anlamlandirma bicimlerini denetledigi ve toplumla
nasil da kendi penceresinden bir dunya kurdugu orneklerle aciklandi. Bu
incelemede alisveris merkezlerindeki cinsiyetlenmis mikro mekanlardan,
bir yolculuk esnasinda bile karsi cinslerin yan yana oturmasini
onaylamayan mekan ayrismalarindan, erkeklere kamusalin ve ozelin her
yerinde sonsuz bir ozgurlesme pratigi bahseden, kadini eve kapatma
girisimiyle homososyal pratiklere mecbur eden pratiklere deginildi.
Boylelikle belli basli ideolojilerin toplumsal pratiklerce yeniden
uretildigi gosterildi. Mekansal planlamanin da egemen ideolojinin bir
aygiti haline gelmis mudahale alani oldugu vurgulandi. Kentlerin
sokaklarinin, caddelerinin, parklarinin, pavyonlarinin ve sanayi
bolgelerinin, acikca erkeklere hizmet sunmak uzere kurgulanan
tasariminin Turkiye kentleri icin buyuk olcude gecerli oldugu anlasildi.
Neoliberalizm, cinsiyetci mekanizmalarini politikalar, deger, kural ve
tutumlarla uretirken bu ciktilar mekanlarla bir araya gelince onlarin
dili (soylemi) oldugunu ve cinsiyetci ideolojilerin boylece kentin
bizatihi icinde yasamakta oldugu orneklerle gosterildi. Bu tur yeniden
uretim ve mekanlarla ickinlesmis toplumsal pratikler, kentsel ve
mekansal politikalarin cinsiyetci ideolojileri ile homososyal iliskilere
yonlendirme yapan soylemlerinden anlasildi. Boylece bir yandan
mekanlarin neoliberalizmin onermeleriyle nasil bicimlenmekte oldugu
aciklanirken diger yandan kolektif bilincin cinsiyetci ideolojiden nasil
etkilendigi ve tum bunlarin mekanda nasil temsil edildigi, toplum
tarafindan nasil yorumlandigi ve mesrulastigi tartisildi.
Toplumsal cinsiyet kimliklerinin mekanla iliskili olarak cesitli
kodlarinin oldugu goruldu. Turkiye'de erkeklerin neredeyse mekansal
pratiklerden hic kisitlanmadigi bir dunya duzeni icinde yasarken,
kadinlarin bu tur pratiklere katiliminin saatlerle, yerin
ozellikleriyle, cinsiyet rolleriyle tayin edilip kisitlanmis bir cevre
icersinde kaldigi gozlemlendi. Ozellikle kentsel yasamda siddet
mekanlarinin uretimine dair sundugumuz delillerle, erillik ve disilik
performanslarinin mekanlarda icra edilen aktiflik ve pasiflik temsilleri
ve ayrimlari uzerinden turedigi saptandi. Boylece mekanlara ozgu
(fiziksel anlamda da) halde kadin ve erkeklerin farkli deneyimleri
oldugu anlasildi. Butun bu toplumsal iliskiler ve yazili olmayan
kurallarin uretimi ve pratik edilisiyle bu deneyimlere yonelik negatif
soylemlerin uretildigini ve bu soylemler araciligiyla kurulan bilissel
etkilesim sonucunda mekanlarin kimliklendirilmekte oldugu anlasildi.
'O saate orada ne isi vardi?' sozuyle populerlesen soylemin
acikca kadinlara yoneldigini, onlann kentteki mekansal pratiklerine bir
yonlendirme yaptigini ve bunun bizatihi toplum icinden gelen bir
yonlendirme oldugunun farkina varilarak mekan ve toplumsal ilisikler
arasindaki guclu baginti (iliskisel mekan) cozumlendi. Mekana iliskin bu
algi bicimlerinde cinsiyetci ideolojilerin korku, utanc, namus vs. gibi
mesrulastirma mekanizmalarini ureterek iffetli bir kadin icin onay
verilmeyen soylem ve davranislarla (Walby, 2014: 220)kamusaldan kadinlan
dislayip ev icine hapsetmeye yonlendirdigi belirtildi. Butun bunlar
sonucunda kadinlar ancak sinirlandinlmis ve onlara ozgu tanimlanmis olan
yerlerde mekansal pratiklerini yapabilmektedir. Erkege ozel ve onun
ozgurlugune yonelik pek cok mekansal yapilanma ve uretim bicimi olsa da
kadinlara ozgu denilebilecek alanlarin (ev, kurslar, turbeler) buyuk bir
farkla cok az oldugu anlasildi.
Calismayi tamamlarken soyleyebilecegimiz birkac onemli husus daha
var. Kentsel alanlardaki toplumsal cinsiyet siyasetine iliskin
bulgulanmiz, diger feminist cografyaci arastirmacilarin degindigi gibi
(McDowell, 2004; Valentine, 2005; Jarvis, 2007; Jarvis vd., 2009),
bizleri de toplumsal esitligi gelistirmeye yonelik beklentilerin,
rekabet kabiliyeti, bakim etigi ve kapsayicilik kaygilanndan onde tutan
egemen temsil ve sistem yapilannin donusumunde toplumsal cinsiyet
bilincini tasiyan politikalann gerektigi fikrine ulastirdi. Toplumsal
cinsiyet esitligini anaakimlastirmak daha kapsayici bir kent yasamina
sahip olabilmek icin onemli bir gerekliliktir.
Kamusalin sundugu hizmet ve olanaklara bireylerin esit bir sekilde
erisiminde mekansal yakinlik ve ulasilabilirligin tek basina yeterli
olmadigi (Jarvis vd., 2009: 127-128) Turkiye kentlerinin durumuna
bakarak da anlasilabilmektedir. Dolayisiyla kentlerdeki hizmet ve
olanaklann uretim ve kullanim pratigi uzerinde toplumsal cinsiyet
rejiminin onemli bir bagdastirici faktor oldugunu soylemek mumkundur.
Toplumsal yapilar ne derecede cinsiyet rollerine gore ayrisiyorsa,
kentsel mekanin alt yapilari ve bunlarin gundelik hayattaki kullanimi da
o derece esitsiz gerceklesmektedir. Bu yapilari yeniden ureten kent
tasarimi ile toplum arasinda birbirini tamamlayici bir bag soz
konusudur. Cesitli ulkelerdeki ve Turkiye'deki mekansal
politikalara bakarak mekansal yapilanmanin ideolojik bir mudahale alani
oldugu fikrini benimseyip kentsel planlamada da toplumsal cinsiyet
esitsizligi sorununa odaklanilmasi gerekmektedir. Kuskusuz, baska
ulkelerden ya da bolgelerden ve / veya cesitli mekansal olceklerden
secilmis ornekleri degerlendiren gelecekteki arastirmalarla toplumsal
cinsiyet esitsizliginin sosyomekansal alana yansiyan ozelliklerinin
aciga cikanlmasi ilgili alanyazina onemli katkilar saglayacaktir.
Notlar
(1) Brenner ve Theodore (2002: 375), bu kentlerin ustlendigi
neoliberal eylemleri uretme bicimini 'kuvoze/kulucka makinasina
benzetmektedir.
(2) Birlesmis Milletler Kalkma Programi'mn sundugu Toplumsal
Cinsiyet Esitsizligi Endeksi, kadinlar ve erkekler arasindaki
esitsizligi ureme sagligi, guclendirme ve isgucu piyasasina ozgu olarak
gosteren ve bu boyutlara iliskin degiskenleri kullanarak hesaplanan uc
boyutlu ve 0-1 araliginda degerler alan bilesik bir gostergedir (Bkz.
UNDP, 2015: 227).
(3) 'Hukum ifade eden' anlaminda.
(4) 'Cogunlugun kendini normal ve mesru kilma durumu'
anlaminda.
Kaynakca
Acar-Savran G. (2013). Beden Emek Tarih: Diyalektik Bir Feminizm
Icin. istanbul: Pusula Yayincilik.
Akpinar A.; Bakay G. & Dedehayir H. (2009). Sunus: Neden Kadin
ve Mekan? Icinde, Akpinar A.; Bakay G. Et Dedehayir H. (Der.), Kadin ve
Mekan: Tutsaklik mi? Sultanlik mi? istanbul: Turkuvaz Kitapcilik ve
Yayincilik: 11-17.
Anthamatten P. Et Hazen H. (2010). An Introduction to the Geography
of Health. London: Routledge, Taylor & Francis Group.
Beck U. (2014). Risk Toplumu: Baska Bir Modernlige Dogru (Cev.
Ozdogan K. & Dogan B. 2. Baski. Istanbul: Ithaki Yayinlari.
Benko G. Et Strohmayer U. (1997). Space & Social Theory:
Interpreting Modernity and Postmodernity. Oxford: Blackwell.
Bilgin N. (2014). Sosyal Bilimlerde Icerik Analizi: Teknikler ve
Ornek Calismalar. 3. Baski. Ankara: Siyasal Kitabevi.
Bilton T.; Bonnett K.; Jones P.; Lawson T.; Skinner D.; Stanworth
M. & Webster A. (2009). Sosyoloji (Cev. Inal K.; Kartal Y.; Ozkale
N.; Toraman K.; Ozkan Y.& Gungen A.R. Siyasal Kitabevi: Ankara.
Bondi L. (1998). Gender, class, and Urban Space: Public and Private
Space in contemporary Urban Landscapes. Urban Geography, 19(2): 160-185.
Brenner N. Et Theodore N. (2002). cities and the Geographies of
"Actually Existing Neoliberalism". Antipode, 34(3): 349-379.
Cornwall A.; Gideon J. & Wilson K. (2008). Introduction:
Reclaiming Feminism: Gender and Neoliberalism. IDS Bulletin, 39(6):
sayfa no.1-9.
Hall S.; Massey D. & Rustin M. (2013). After Neoliberalism:
Analysing the Present. Soundings: A Journal of Politics and culture, 53:
8-22.
Hart c. & Lukes D. (2009). cognitive Linguistics in critical
Discourse Analysis: Application and Theory. cambridge: Scholars
Publishing.
Jarvis H.; Kantor P. & cloke J. (2009). cities and Gender.
London: Routledge, Taylor & Francis Group.
Jarvis H. (2007). Home Truths About careless competitiveness.
International Journal of Urban and Regional Research, 31 (1): 207-214.
Jensen O.B. (1997). Discourse Analysis St Socio-spatial
Transformation Processes: A Theoretical Framework for Analysing Spatial
Planning. Working Paper No: 61, Aalborg: University of Newcastle, School
of Architecture, Planning & Landscape, Global Urban Research Unit.
Knox P. & Pinch S. (2010). Urban Social Geography: An
Introduction. Sixth Ed. Harlow: Prentice Hall.
Knox P. & Pinch S. (2006). Urban Social Geography: An
Introduction. Fifth edition. Harlow: Prentice Hall.
Ledwith S.; Woods R. & Darke J. (2000). Women and the city.
Icinde, Darke J.; Ledwith S. Et Woods R. (Eds.), Women and the city:
Visibility and Voice in Urban Space. New York: Palgrave: 1-10.
Lefebvre H. (1991). The Production of Space (Cev. Nicholson S. D.).
Oxford: Blackwell Publishing.
McDowell L. (2007). Gender, Identity and Space: Understanding
Feminist Geographies. Third edition. Minneapolis: University of
Minnesota Press.
McDowell L. (2004). Work, Workfare, Work / Life Balance and Ethic
of care. Progress in Human Geography, 28(2): 145-163.
McLean H. (2014). Digging into the creative city: A Feminist
critique. Antipode, 46(3): 669-690.
Moghadam V. M. (1993). Modernizing Women: Gender St Social change
in the Middle East. London: Lynne Rienner Publishers.
Molyneux M. (2008). The "Neoliberal Turn" and the New
Social Policy in Latin America: How Neoliberal, How New? Development and
change, 39(5): 775- 797.
Molyneux M. (2006). Mothers at the Service of the New Poverty
Agenda: Progresa / Oportunidades, Mexico's conditional Transfer
Programme. School Policy and Administration, 40(4): 425-449.
Pasin B. (2013). Femaleness, Femininity and Feminotopia: The Female
Hamam as a Homosocial Space. Kadin / Woman 2000: Kadin Arastirmalari
Dergisi / Journal for Women's Studies, 14 (1): 55-77.
Richardson T. Et Jensen O B. (2003). Linking Discourse and Space:
Towards a cultural Sociology of Space in Analysing Spatial Policy
Discourses. Urban Studies, 40(1): 7-22.
Ritzdorf M. (1989). The Political Economy of Urban Service
Distribution. Icinde, Rich R. (Ed.),The Politics of Urban Public
Services. Lexington, MA: Lexington Books.
Roberston R. (2012). Globalisation or Glocalisation? Journal of
International communication, 18(2): 191-208.
Ruiz J.R. (2009). Sociological Discourse Analysis: Methods and
Logic. Forum: Qualitative Social Research Sozialforschung, 10(2).
Internet adresi: http://www.qualitative-research.net/index.php/fqs/article/view/1298/2 882. Erisim tarihi:18.12.2015.
Siyasi Haber (2016). Haberler: Erkek Taraftar Kadin Mankene
Galatasaray Formasi Giydirip Yakti. Internet adresi:
http://siyasihaber2.org/erkek-
taraftar-kadinmankene-galatasaray-formasi-giydirip-yakti. Erisim:
15.2.2016.
Spain D. (2005). Space and Status. Icinde, Kleniewski N. (Ed.),
cities and Society. Maiden: Blackwell Publishing: 43-53.
Senturk L. (2013). Kanaatlerden Yoruma Mimarlik ve Kent:
'Kisitlaniyoruz Hayatta Eger cinsiyetin Bayansa'. Kadin/Woman
2000, Journal for Women's Studies, 14(1): 29-54.
United Nations Development Programme (UNDP) (2015). Human
Development Report 2015: Work for Human Development. New York: UN.
Valentine G. (2005). Geography and Ethics: Moral Geographies?
Ethical commitment in Research and Teaching. Progress in Human
Geography, 29(4): 483-487.
Van Dijk T. (2015). Soylem ve ideoloji: Cok Alanli Bir Yaklasim,
icinde, (Haz. Coban B. & Ozarslan Z) (Cev. Ates N.) 2. Baski. Soylem
ve ideoloji. Istanbul: Su Yayinevi: 15-97.
Walby S. (2014). Patriyarka Kurami (Cev: H Osmanoglu). Ankara:
Dipnot Yayinlan.
Wilson E. (1991). The Sphinx in the city: Urban Life, the control
of Disorder, and Women. London: Verso.
Yucesahin M.M. (2016). Toplumsal cinsiyet ve Mekanin Karsilikli
Iliskisi: Patriyarkanin Sosyal Mekani Orgutleyisine Dair Bir Tartisma.
Kadin/Woman 2000, Journal for Women's Studies, 17(1): 73-101.
M. Murat Yucesahin
Ankara University
Pinar Yazgan
Sakarya University
M. Murat Yucesahin *
Ankara Universitesi
Pinar Yazgan **
Sakarya Universitesi
* Doc. Dr. M. Murat Yucesahin, Cografya Bolumu, Dil ve
Tarih-Cografya Fakultesi, Ankara Universitesi, AnkaraTurkiye. E-posta:
mmyucesahin@gmail.com.
** Yrd.Doc.Dr. Pinar Yazgan, Sosyoloji Bolumu, Fen-Edebiyat
Fakultesi, Sakarya Universitesi, Sakarya-Turkiye. E-posta:
pyazgan@gmail.com.
Article submission date : 22
February, 2016 Article acceptance date : 5 January,
Makale gonderim tarihi: 22 Subat, 2016
Makale kabul tarihi : 5 Ocak, 2017
Caption: Sekil 1. Secilmis Bazi Ulkelerde Toplumsal Cinsiyet
Esitsizligi Endeksi (2), 2014. Veri Kaynagi: UNDP (2015).
Caption: Foto 1. Fenerbahce-Galatasaray maci oncesinde, erkek
taraftarlar, Galatasaray takimini kucuk dusurmek ve asagilamak icin bir
kadin mankene Galatasaray formasi giydirip yakti (Siyasi Haber, 2016).
COPYRIGHT 2017 Eastern Mediterranean University
No portion of this article can be reproduced without the express written permission from the copyright holder.
Copyright 2017 Gale, Cengage Learning. All rights reserved.