摘要:Yer veya zaman bakımından sonlu olan uzayın daha küçüğe irca edilemeyen munfasıl (discrete) cüzleri olduğu anlamındaki atomculuk görüşü,İslâm düşünce tarihinde önemli bir rol oynadı.Atomcu evren tasavvurları (felsefi atomculuk),bazen marjinal akımlar,bazen de bütünüyle resmi öğreti tarafından kabul edilmekle birlikte,İslâm’ın en erken dönemlerinden itibaren vardı.Nitekim Muhammed b.Zekeriyyâ er-Râzî ve kelâm ilminden birçok akımın atomcu görüşlerine bugün sahibiz.Onu ilk detaylandıranlardan birisi,Horten’in gösterdiği gibi,Mu’tezilî Ebû’l-Huzeyl’dir (Ona bu hususta Nazzâm ve İsmâilî Ebû Hâtim er-Râzî muhalefet ettiler.).Bu görüş,İslâm’a özgü bir disiplin olan kelâma müntesip kişilerin çoğu tarafından savunuldu.Bununla birlikte bazı kelâmcıların (mütekellimûn) yanı sıra,biri dışında felsefe ile meşgul olanların tamamı (Ortaçağ İslâmının Yeni Eflâtunculuk etkisindeki Meşşâî filozofları/felâsife) atomculuk karşıtıydılar.Atomcular ile atomculuğa karşı olanlar arasında sadece “madde teorisi” hakkında değil,doğa felsefesi ve kozmolojinin diğer alanlarında;özellikle de uzay,zaman,boşluk,hareket ve nedensellik teorilerinde hararetli tartışmalar vuku buldu.Kelâmın Batı geleneğinde tam karşılığı yoktur.Teolojik bir eksene sahip olmakla birlikte kelâm,teolojinin eşdeğeri değildir.Kelâmın konusu,Tanrı’nın zatı ve sıfatları,peygamberlik ve vahiy gibi sadece teolojiye münhasır meseleleri kapsamaz.Kelâmcılar kozmoloji,mantık,antropoloji ve psikoloji gibi alanların felsefi problemleriyle de meşgul olmuşlardır.Kelâmın menşei açık olmayıp tartışma konusudur.Sekizinci yüzyılın ortalarında ortaya çıktığını ve bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren de doğa ve nesnelerin özelliklerine dair meselelerin tartışıldığını söylemek kâfidir.