出版社:Ege University, Faculty of Economics and Administrative Sciences
摘要:"Yargı, kişiler arasındaki uyuşmazlıkların kesin hükme bağlanarak çözümlenmesi işidir" (Yayla; 1996: 126). Kalite ise, "bir varlığın belirlenen veya olabilecek gereksinimleri karşılama yeteneğine dayanan özelliklerin toplamıdır" (Menemenoğlu; 1997: 1).'Yargıda kalite', hukukçuların çok uzun yıllardır dillerinden düşürmediği ve gerçekleştirmeye gayret ettikleri bir husustur. Fakat, hala yargıda kaliteye ulaşmak için çok yönlü ve kapsamlı bir çalışma yapılmış değildir. Bunun nedenlerinden biri, insanların yargıdaki kalitesizliğe, gecikmişliğe ve artık 'adaletin mülkün temeli olmamasına' alışmış olmaları; diğeri ise ilk nedenin kanun koyucu ve hukuk uygulayıcılarına yansıması sonucu, uygulayıcıların yargıdaki problemlerle boğuşmaktan, bu konuya vakit ayıramamaları, kanun koyucunun ise iş yoğunluğu (!) bahanesi ile yargıda kaliteyi temin edecek kapsamlı ve radikal bir kanunlaştırma yapmaktansa ihtiyacın had safhaya geldiği noktalarda ancak durumu kurtaracak kadar yüzeysel ve dar kapsamlı kanunlaştırma çalışmaları yapmak suretiyle meseleyi geçiştirmeleridir.Yargı faaliyetinin üç süjesi vardır: Hakim, savcı, avukat. Bu süjelerdeki kalite seviyesi, yargı faaliyetinin kalitesinin göstergesidir. Yargıda kalite ise, 'hukuk devleti' olup olmama ile çok yakından ilgilidir. Çünkü yargıda kaliteye ulaşmak İçin özellikle belirtilen meslek mensuplarının kaliteli bir eğitimden geçirilerek yüksek kapasiteli birer hukukçu olmalarının sağlanması; sonra bu kişilerin görev yaptıkları mahkemelerin bağımsızlığının (dolayısıyla özellikle buralarda görev yapan hakimlerin bağımsızlığının) sağlanması, hakimlerin teminata bağlanması ve son olarak hakimlerin idari yargı denetimi dışında kalan idari işlem ve eylem sayısının yok denecek kadar aza indirilmesi gerekmektedir.Anayasamıza göre: "TC. ... bir hukuk devletidir" (md.2). Anayasa Mahkemesi' ne göre ise: "...insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyan, toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve Anayasaya uyan, işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet(e) ..." hukuk devleti denir 2. Mahkemelerin bağımsızlığı ise, uluslararası belgelerde de üzerinde özellikle durulan bir husustur. Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'ne göz atıldığında: "Her şahıs, gerek medeni hak ve vecibeleri ile ilgili nizalar, gerek cezai sahada kendisine karşı serdedilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan, kanuni, müstakil ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini isteme hakkına sahiptir" (md.6) 3 hükmünün yer aldığı görülür.1982 Anayasası'nda ise: "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir" (md.36) denildikten sonra, Anayasa Yapıcının verdiği önemle paralel olmak üzere, mahkemelerin bağımsızlığı (md.138) ile hakimlik ve savcılık teminatı (md.139) Yargı başlıklı üçüncü bölümde mahsus maddeler halinde ele alınmıştır.Bu çalışmamızda kaliteli bir yargılama için çok önemli görülen üç husus incelenecektir. Kuşkusuz hukukta, özellikle yargıda, kaliteye ulaşmak için öncelikle hukuk eğitimi ve öğretiminde kaliteyi yakalamak gereklidir. Bu nedenle, ilk olarak, yargı teşkilatında görev alan hukukçuların eğitim süreci ele alınarak hukuk eğitiminde kaliteye nasıl ulaşılabileceği irdelenecek; daha sonra yargıda, özellikle sivil ve askeri idari yargıda kaliteye ulaşmak için hakimlerin bağımsızlık ve teminatları hususu incelenecek; son olarak ise idari yargı denetimi dışında kalan hususların mevcut durumundan hareketle hukuk devleti ilkesine ulaşmak bakımından elzem olan bazı sonuçlara varılacaktır.